Filtreler
Filtreler
Bulunan: 28 Adet 0.002 sn
İlgili Araştırmacılar [2]
Tam Metin [2]
Alt Tür [2]
Alt Tür 1 [2]
Psikolojik Performans: Ölçek geliştirme çalışması

Ceren AYDEMİR

Bildiri | 2019 | 27.Ulusal yönetim ve Organizasyon Kongresi , pp.1013 - 1022

Bu çalışmanın amacı, bireylerin iş hayatında psikolojik performanslarını ölçmeye yönelik geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirmektir. Bu kapsamda, öncelikle literatür taraması yapılarak ifade havuzu oluşturulmuştur. Ardından, kapsam geçerliğini sağlamak amacıyla ifade havuzu alandan bazı uzmanlara gönderilerek ölçek yapılandırılmış, daha sonra doğrulayıcı faktör analizi uygulaması ile ölçeğin değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak, 17 ifade ve 4 faktörden oluşan “Psikolojik Performans Ölçeği” geliştirilmiştir.

Çalışanların tükenmişlik düzeylerini yöneticilerinin cinsiyetine göre incelemeye yönelik bir araştırma

Ceren Aydemir

Bildiri | 2018 | 1. Uluslararası Eğitim ve Sosyal Bilimlerde yeni Ufuklar Kongresi , pp.319 - 330

Son yıllarda çeşitli alanlarda yaşanan değişimler, bireylerin günlük hayatlarını olduğu kadar çalışma hayatlarını da olumlu ve olumsuz yönde etkilemektedir. Bu olumsuz etkilenmenin bir sonucu olarak meydana gelen tükenmişlik kavramı, yaşanan stres sonucu enerjide tükenme meydana gelmesi ve insanlar ile sürekli etkileşimde bulunmanın yarattığı duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı hissi olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla tükenmişlik; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı hissi olmak üzere üç boyuttan oluşmaktadır. Duygusal tükenme, bireyin duygusal ve fiziksel kaynaklarında azalmayı ifade ederken . . .; duyarsızlaşma, duygudan yoksunlaşmayı, olumsuz tutumları ve işe karşı tepkisizleşmeyi belirtir. Düşük kişisel başarı hissi ise, kişinin kendisini olumsuz değerlendirme eğiliminde olmasını ifade eder. Bu araştırmanın temel amacı, çalışanların tükenmişlik düzeylerinin, yöneticilerinin cinsiyetine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemektir. Bu kapsamda, kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen 187 kişilik bir grup üzerinde anket çalışması yapılmıştır. Anket formu iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, tükenmişlik düzeyini ölçmeye yönelik olarak Maslach Tükenmişlik Envanteri kullanılmıştır. İkinci bölümde ise, demografik sorular yer almaktadır. Verilerin analizi için t testi ve ANOVA analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucuna göre, çalışanların tükenmişlik düzeylerinin, yöneticilerinin cinsiyetine göre farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Ayrıca medeni hal, mesleki deneyim ve kurum türüne göre tükenmişlik düzeyleri arasında da farklılıklar ortaya çıkmıştır. Diğer demografik değişkenlerden yaş, cinsiyet ve eğitim durumu ile tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar tespit edilememiştir. In recent years, the changes that have taken place in various fields have affected the daily life of individuals as well as their work life in the positive and negative aspects. The concept of burnout as a consequence of this adverse effect is defined as emotional exhaustion, depersonalization, and low personal accomplishment that are caused by exhaustion of the ending stress in life and constant interaction with people. So burnout consists of three dimensions: Emotional exhaustion, depersonalization, and low personal accomplishment. Emotional exhaustion refers to the decrease in the emotional and physical resources of the individual. Depersonalization refers to emotional deprivation, negative attitudes, and unresponsiveness to work. A sense of low personal accomplishment means that the person tends to evaluate himself negatively. The main purpose of this research is to determine whether the burnout levels of employees differ according to the gender of the managers. Within this scope, a questionnaire study was conducted on a group of 187 people who were easily selected by sampling method. The questionnaire consists of two parts. In the first part, the Maslach Burnout Inventory was used to measure the burnout level. In the second part, there are demographic questions. For the analysis of the data, t test and ANOVA analyzes were used. According to the results of the research, it was determined that the burnout levels of the employees differ according to the genders of the managers. In addition, there were differences among the levels of burnout according to working time, professional experience and institutional type. No significant differences were found between age, marital status, educational status and burnout levels among other demographic variables Daha fazlası Daha az

Benlik karmaşıklığının (self complexity) iş stresi, iş-aile çatışması ve aile-iş çatışması üzerindeki etkileri ve aracılık rolünün belirlenmesi

Ceren AYDEMİR

Bildiri | 2016 | 24. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi , pp.105 - 116

Çalışmanın iki temel amacı bulunmaktadır. Benlik karmaşıklığının iş stresi, iş-aile çatışması ve aile-iş çatışması üzerindeki etkilerini belirlemek çalışmanın birinci amacıdır. İkinci amaç ise benlik karmaşıklığının, iş stresinin iş-aile ve aile-iş çatışması üzerindeki etkisinde anlamlı bir aracılık etkisine sahip olup olmadığını belirlemektir. Çalışmada çatışma, iş-aile ve aile-iş olmak üzere iki tür olarak düşünülmüştür. Bu iki temel hipotezi test etmek üzere Kayseri’de akademisyen, tezli ve tezsiz yüksek lisans öğrencileri ve doktora öğrencilerinden oluşan 93 kişilik bir örneklem üzerinde bir araştırma yapılmıştır. Araştırma sonu . . .çlarına göre, benlik karmaşıklığının iş stresi, iş-aile çatışması ve aile-iş çatışması üzerinde anlamlı negatif etkilere sahip olduğu belirlenmiştir. Ayrıca benlik karmaşıklığının iş stresinin iş-aile ve aile-iş çatışmaları üzerindeki etkisinde anlamlı bir aracılık etkisine sahip olmadığı belirlenmiştir. Çalışmada benlik karmaşıklığının ilk kez böyle bir modelde uygulanması çalışmanın orijinalliğini artırmıştır ve literatüre önemli bir katkı sağlamıştır. Daha fazlası Daha az

Mutluluk ekonomisi

Hayrettin UZUNOĞLU | Ceren AYDEMİR

Bildiri | 2018 | 2nd International EMI Entrepreneurship and Social Sciences Congress , pp.98 - 106

Mutluluk ekonomisi, bireylerin mutluluk algıları ile gelir düzeyleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalışan bir olgudur. Davranışsal ekonomik bir kuram olan mutluluk ekonomisi konusu özellikle Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere yurtdışındaki akademik çevreler tarafından uzun bir süredir üzerinde çalışılan bir konudur. Bu çalışmada, mutluluk ekonomisi kavramının daha iyi anlaşılabilir hale getirilmesi ve mutluluk kavramının ekonomik teorilere nasıl uyarlanabileceğinin gösterilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda bu çalışmada, öncelikle mutluluğun tanımı yapılacak, devamında Adam Smith, Jeremy Bentham, John-Stuart Mill ve . . .Richard Easterlin gibi iktisatçıların teorileri incelenecek ve böylece hem geleneksel hem de modern iktisadi kuramlar ışığında mutluluk ile ekonomi arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılacaktır. Bireylerin mutluluk algıları ile gelir düzeyleri arasındaki ilişkiyi anlayabilmek için rastgele seçilen 100 kişiye anket uygulaması yapılmıştır. Çalışmada mutluluğu ölçmek için Hills ve Argyle (2002) tarafından geliştirilmiş olan 29 maddelik Oxford Mutluluk Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre gelir düzeyi itibariyle mutluluk algıları anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Happiness economics is a phenomenon to reveal the relationship between perceptions of happiness and income levels of individuals. As a behavioral economic theory, the concept of happiness economics is a subject that has long been studied by international academic circles, especially in the United States. This study aims to make the concept of happiness economics more understandable and to demonstrate how the concept of happiness can be adapted to economic theories. In this context, first of all, the definition of happiness was defined and then the theories of economists such as Adam Smith, Jeremy Bentham, John-Stuart Mill and Richard Easterlin were examined so as to explain the relationship between happiness and economy in the light of both traditional and modern economic theories. In order to understand the relationship between the perception of happiness and the level of income of the individuals, a questionnaire was applied to randomly selected 100 individuals. The 29-item Oxford Happiness Questionnaire, developed by Hills and Argyle (2002), was used to measure happiness in the study. According to the results of the study, there is no significant difference between happiness perceptions and income level Daha fazlası Daha az

Psikolojik performansın işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisi

Ceren AYDEMİR

Makale/Derleme | 2019 | Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Örgütlerin başarısı çalışanların fiziksel olarak gösterdikleri performansın yanı sıra onların duygu durumları ve psikolojik durumları ile de yakından ilgidir. Çalışanların iş yaparken yaşadıkları psikolojik durumlarının toplamı olarak ifade edilen psikolojik performans kavramı, örgüt içerisindeki çalışanı birçok yönden etkileyebilmektedir. Çalışanın psikolojik performans durumunun düşük ya da yüksek olması, onun algı, tutum, niyet ve dolayısıyla davranışlarını olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkileyebilmektedir. Çalışanların kurumlarına yönelik olarak geliştirecekleri her olumsuz niyet ve davranışın, örgüt için yıkıcı etkilere sahi . . .p olacağı bilindiğinden, bu duruma yönelik konular üzerinde çalışılması önem arz etmektedir. Bu kapsamda çalışmanın temel amacı, psikolojik performansın örgüt için olumsuz etkileri olan işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisini belirlemektir. Araştırma farklı meslek gruplarından 174 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada psikolojik performansı ölçmek için Aydemir (2017) tarafından geliştirilen “Psikolojik Performans Ölçeği”, işten ayrılma niyetini ölçmek için Cammann vd. (1979) tarafından geliştirilen ölçek kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, psikolojik performans boyutlarından negatif enerji, pozitif enerji ve zihinsel durumun işten ayrılma niyeti üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. Kendini kontrol etme boyutunun işten ayrılma niyeti üzerinde anlamlı bir etkisi yoktur. he success of organizations is closely related to the emotional and psychological states of employees as well as their physical performance. The concept of psychological performance, which is stated as the sum of the psychological status of the employees, can affect the employee in the organization in many ways. Low or high psychological performance of the employee may affect his/her perception, attitude, intention and consequently his/her behaviors positively or negatively. Since it is known that every negative intention and behavior that employees will develop for their organizations will have destructive effects for the organization, it is important to work on the issues related to this situation. The main purpose of this study is to determine the effect of psychological performance on turnover intention which has negative effects for the organization. The research was carried out with 174 people from different occupational groups. In the study, it was used “Psychological Performance Scale” developed by Aydemir (2017) to measure psychological performance, and it was used a scale developed by Cammann et al. (1979) to measure turnover intention. According to the results of the research, negative energy, positive energy and mental state have a significant effect on turnover intention. The self-control has no significant effect on turnover intention Daha fazlası Daha az

Sağlık işletmelerinde öğrenen organizasyon algılamaları ve eğitim uygulamalarının önemi

Ceren AYDEMİR

Makale/Derleme | 2020 | Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi

Örgütlerin süreklilik kazanması için değişen şartlara uyum sağlaması gerekmektedir. Bu uyum sürecinde hem bireysel hem de örgütsel öğrenme büyük önem taşımaktadır. Bu da örgütleri öğrenen organizasyon olmaya zorlamaktadır. Örgütlerde öğrenme bireysel düzeyde başlamaktadır. Bireylerin öğrenmesinde en kolay ve etkili yol ise eğitimdir. Bu yüzden örgütlerde bireylere yönelik verilen eğitim uygulamaları öğrenen bir organizasyon olabilmek açısından önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, Kayseri’deki özel hastanelerde çalışanların öğrenen organizasyon algılamalarını ölçmek ve sağlık örgütlerinin eğitime olan bakış açılarını belirlemektir . . .. Buradan hareketle, araştırma kapsamındaki hastanelerin eğitim uygulamaları ile ilgili durumlarını ve çalışanların öğrenen organizasyon algılamalarına yönelik tanımlayıcı istatistikleri ortaya koymak için analiz yapılmış olup aynı zamanda öğrenen organizasyon ölçeğinin yapı geçerliliğini test etmek için açıklayıcı faktör analizi yapılmıştır. Buna göre, öğrenen organizasyon algı ortalaması 𝑋̅: 3,31 olarak hesaplanmıştır. Faktör analizi sonuçlarına göre ise, 38 ifade 9 boyut altında toplanmıştır. Ayrıca, eğitim uygulamaları ile ilgili olarak, araştırmaya katılanların çoğunluğu iş başında veya iş dışında eğitim aldığını belirtmiştir. Dolayısıyla araştırma kapsamındaki hastanelerde çalışanlara çeşitli konularda eğitim verme veya eğitim aldırma gibi uygulamalar açısından bu konuya önem verildiği ifade edilebilir. For continuity of enterprises, they must adapt to changing conditions. Both individual and organizational learning has great importance in this process of adaptation. This is forcing organizations to become a learning organization. Learning in organizations start at the individual level. Training is the easiest and most effective way for individuals learning. So training applications are critical to becoming a learning organization. This study aims to measure the learning organization perception of private hospital employees in Kayseri and determine the perspectives of health enterprises in training. In this context, analyzes were conducted to reveal the situation of the hospitals' training practices and descriptive statistics of the learning organization perceptions. Also explanatory factor analysis was conducted to test the construct validity of the learning organization scale. Accordingly, the learning organization perception average was calculated as̅𝑋̅̅̅: 3,31 . According to the results of factor analysis, a scale consisting of 38 expressions and 9 dimensions was obtained. In addition, regarding the training practices, the majority of the respondents stated that they on-the-job training or off-the-job training. Therefore, it can be stated that this issue is given importance in hospitals within the scope of the research in terms of practices such as giving or receiving training on various topics for employee Daha fazlası Daha az

İşe adanmışlığın bazı demografik değişkenler açısından incelenmesi: Bankacılık sektöründe bir araştırma

Ceren AYDEMİR

Makale/Derleme | 2019 | Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Bu çalışmanın temel amacı, işe adanmışlığın çeşitli demografik değişkenler açısından incelenmesi ve demografik değişkenlerin işe adanmışlık ve alt boyutlarında bir farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesidir. Çalışma Kayseri ilindeki 330 banka çalışanı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada işe adanmışlığı ölçmek için Schaufeli ve diğerleri (2002) tarafından geliştirilen Utrecht Work Engagement Scale (UWES) kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yalnızca medeni durum değişkeni itibariyle dinçlik alt boyutu ve mesleki deneyim değişkeni itibariyle işe adanmışık, dinçlik ve yoğunlaşma alt boyutları anlamlı farklılık göstermekt . . .edir. The main purpose of this study is to examine the work engagement in terms of various demographic variables and to determine whether demographic variables differ in the work engagement and sub-dimensions. The study was conducted with 330 bank employees in Kayseri. In the study, Utrecht Work Engagement Scale (UWES) developed by Schaufeli et al. (2002) was used to measure work engagement. According to the results of the study, there is a significant difference in the the vigor sub-dimension in terms of marital status and there is a significant difference in the work engagement, vigor and absorption in terms of professional experience Daha fazlası Daha az

Algılanan örgütsel engelin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisi

Ceren AYDEMİR

Makale/Derleme | 2020 | Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi

Bu çalışma, algılanan örgütsel engelin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada algılanan örgütsel engeli ölçmek için Gibney, Zagenczyk ve Masters (2009) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Koçak (2019) tarafından yapılan “Algılanan Örgütsel Engel” ölçeği kullanılmıştır. İşten ayrılma niyetini ölçmek için de Cammann, Fichman, Jenkin ve Klesh (1979) tarafından geliştirilen ölçek kullanılmıştır. Araştırma farklı meslek gruplarından 114 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, algılanan örgütsel engelin işten ayrılma niyeti üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. Ayrıca, . . . algılanan örgütsel engel ile işten ayrılma niyeti arasında pozitif yönlü güçlü bir ilişki mevcuttur. This study was carried out to determine the effect of perceived organizational obstruction on turnover intention. The “Perceived Organizational Obstruction” scale developed by Gibney, Zagenczyk and Masters (2009) and adapted to Turkish by Koçak (2019) was used in order to measure perceived organizational obstruction. In order to measure turnover intention, scale developed by Cammann, Fichman, Jenkin and Klesh (1979) was used. The research was carried out with 114 people from different professions. According to the results of the research, perceived organizational obstruction has a significant effect on turnover intention. There is also strong positive relationship between perceived organizational obstruction and turnover intention Daha fazlası Daha az

Muhasebe meslek mensuplarının kişi-iş uyumlarının iş performansları üzerindeki etkisi

Ceren AYDEMİR | Hayrettin UZUNOĞLU

Makale/Derleme | 2020 | Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi

Bu çalışma, muhasebe meslek mensuplarının kişi-iş uyumlarının iş performansları üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada kişi-iş uyumunu ölçmek için Brkich, Jeffs ve Carless (2002) tarafından geliştirilmiş olan ve Türkçe uyarlaması Uçanok (2008) tarafından yapılan “Kişi-İş Uyumu” ölçeği kullanılmıştır. İş performansını ölçmek için de Sigler ve Pearson (2000)’ın, Kirkman ve Rosen (1999)’dan aldığı 4 ifade kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre muhasebe meslek mensuplarının kişi-iş uyumlarının iş performansları üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. Ayrıca değişkenler arasında pozitif yönlü bir ilişki mevcuttur. . . . This study was conducted with the aim of determining the effect of person-job fit of accounting professionals on their job performances. The "Person-Job Fit" scale, developed by Brkich, Jeffs and Carless (2002) and adapted to Turkish by Uçanok (2008), was used to measure person-job fit in the study. Four statements taken by Sigler and Pearson (2000) from Kirkman and Rosen (1999) were used in order to measure job performance. According to the results of the study, the person-job fit of accounting professionals has a significant effect on job performance. In addition, there is a positive relationship between the variables Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
Tamam

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms