Mustafa NİSARİ | Neriman İNANÇ | Eda BAŞMISIRLI

Makale/Derleme | 2018 | ERÜ Sağlık Bilimleri Dergisi

Amaç: Serbest oksijen radikalleri iskemi/reperfüzyon(I/R) esnasında patofizyolojik doku değişimlerine neden olmaktadır. Bu çalışmada deneysel iskemi/reperfüzyonun sıçan böbreklerinde yol açtığı oksidatifhasara karşı güçlü bir antioksidan olan melatonininböbrek fonksiyonları ve böbrek hasarı üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Çalışmada 200-250 g ağırlığında 28adet dişi Wistar albino rat kullanıldı. Ratlar rastgele 4gruba ayrıldı (n=7). Kontrol grubu (K): Hayvanlara herhangi bir ilaç enjeksiyonu ya da I/R işlemi yapılmadı. I/R grubu: Herhangi bir ilaç enjeksiyonu yapılmadan solrenal arter 45 dakika iskemiy . . .e maruz bırakıldı veiskemiden çıkarılıp reperfüzyonundan emin olduktansonra kapatılarak, 24 saat yaşamalarına izin verildi.Melatonin grubu (Mel): Hayvanlara, 25 mg/kg dozundamelatonin i.p olarak enjekte edildi ve I/R işlemi uygulanmadı. I/R+Mel grubu: Gruptaki tüm hayvanlara 25mg/kg dozunda melatonin i.p olarak enjekte edilecek veenjeksiyondan 30 dakika sonra hayvanlar 45 dakikaiskemiye sokuldu, iskemiden sonra reperfüzyonunda 24saat yaşamasına izin verildi. Serumda Üre (BUN),Kreatinin (CRE) aktivitelerine, ürik asit, aspartataminotransferaz (AST) ve alanin aminotransferaz (ALT)seviyeleri değerlendirildi.Bulgular: I-R grubundaki üre, kreatinin, AST ve ALTseviyeleri K, M ve IR+M gruplarındaki seviyelerden daha yüksek olup istatistiksel olarak anlamlıydı ( Daha fazlası Daha az

Neriman İNANÇ | Mustafa NİSARİ

Bildiri | 2020 | Kayseri, 2020 , pp.217 - 220

Bildiri

Eda BAŞMISIRLI | Neriman İNANÇ | Mustafa NİSARİ | Mualla AYKUT

Bildiri | 2017 | Uluslararası Sağlıklı Beslenme Kongresi Gastrointestinal Hastalıklar, İzmir. , pp.217 - 220

Bildiri

Mustafa NİSARİ | Neriman İNANÇ | Eda BAŞMISIRLI | Meltem SOYLU

Bildiri | 2016 | TBD Biyokimya Günleri, Sivas, Türkiye , pp.217 - 220

Bildiri

Neriman İNANÇ | Mustafa NİSARİ

Makale/Derleme | 2020 | Medical Science and Discovery

Objective:Rhamnetin, a flavanol, is in the subclasses of the flavonoids existing in plants. The antioxidant properties of several plants containing flavonoids have been extensively studied in several diseases including cancer. This study investigated the effects of rhamnetin on tumor masses, oxidant and antioxidant status in the livers of mice bearing Ehrlich solid tumor. Material and Methods:Fifty male Balb/C mice weighing 25-30 g were used in the study. Ten mice were keptfor Ehrlich ascites tumor (EAT) cells production and the remaining mice were randomly assigned to four groups containing 10 mice in each as healthy control and tr . . .eatments receiving 1x106 EAT cells and EAT cells plus 100 μg/kg/day or 200 μg/kg/day rhamnetin via subcutaneous route. The tumor inhibition rates of rhamnetin treatments were calculated. The livers were analyzed for malondialdehyde (MDA), superoxide dismutase (SOD) and catalase (CAT) levels. Results:Compare to tumor control, both levels of rhamnetin suppressed tumor masses throughout the experiment. The MDA levels were increased whereas SOD and CAT activities were reduced by EAT cells injection in the liver of mice. The 100 μg/kg/day rhamnetin treatment decreased MDA level but 200 μg/kg/day rhamnetin had no significant effect on increased MDA level. The reduced liver SOD ( Daha fazlası Daha az

Mustafa NİSARİ | Neriman İNANÇ

Makale/Derleme | 2023 | Cumhuriyet Medical Journal45 ( 3 ) , pp.44 - 56

In this study, it was aimed to determine the in vitro effect of the extract obtained from mature broccoli on the breast cancer cell line. MDA-MB231 breast cancer cell line was used in the study. MDA-MB-231 cells were exposed to broccoli extract at 37°C and 5% CO2 for varying durations (24 and 48 hours) and doses (125 and 250 µl/ml).At the end of the incubation period, viability, apoptosis, cell cycle and AgNOR protein status of MDA-MB-231 cells were examined in the Muse Cell Analyzer. In the groups containing broccoli extract, a decrease in the percentage of viable cells and a significant increase in the percentage of early and tota . . .l apoptosis were observed for both doses compared to the control. In the cell cycle test, the number of cells in the S phase increased in all groups.It was observed that the groups containing broccoli extract slowed down the cell cycle in the transition to the S checkpoint. AgNOR staining results also supported cell cycle and apopitosis, and AgNOR number and TAA/NA ratio decreased in the 125 µl/ml broccoli extract group after 24-48 hours and were found to be statistically significant compared to the control group. It was determined that broccoli increased apoptosis on breast cancer cells by various mechanisms and inhibited cell viability/cell growth. The results were similar to the results of AgNOR protein synthesis. The study showed that the regular and correct consumption of broccoli could be effective in preventing cancer formation and slowing its progression Daha fazlası Daha az

Neriman İNANÇ | Mustafa NİSARİ

Makale/Derleme | 2020 | Advances in Hygiene and Experimental Medicine

Cancer is the second most common cause of death in the world. Several natural products have been studied for anticancer activity and for the prevention or repair of oxidative injury. Curcumin is one of the natural products of high medicinal interest. This study was performed to investigate the effects of curcumin on lipid peroxidation and antioxidant enzymes in tissues of mice bearing Ehrlich solid tumor. Forty mice were distributed to four groups as healthy control and treatments that received 1x106 Ehrlich ascites tumor (EAT) cells and EAT cells plus 25 mg/kg/day or 50 mg/kg/day curcumin with a single subcutaneous injection. The l . . .iver, kidney, brain and testis tissues were collected for the MDA, SOD and CAT analyses. Tumor development increased MDA levels in liver (p = 0.001), kidney (p Daha fazlası Daha az

Mustafa NİSARİ | Neriman İNANÇ

Makale/Derleme | 2023 | Medical Records5 ( 2 ) , pp.355 - 360

Aim: In this study, it was aimed to examine the time and dose dependent effects of Ginseng (Panax quinquefolius) on MDA-MB-231 cell lines. Material and Methods: MDA-MB-231 breast cancer cell line was used in the study. MDA-MB-231 cells were exposed to ginseng at 37°C and 5% CO2 for varying durations (24 and 48 hours) and doses (1 and 2 μg/ml ginseng). At the end of the incubation period, viability, apoptosis, cell cycle and Argyrophilic nucleolar organizing region (AgNOR) protein status of MDA-MB-231 cells were examined in the Muse Cell Analyzer. Results: It was observed that the dose inducing apoptosis was 1 μg/ml ginseng for 24 an . . .d 48 hours, and 2 μg/ml ginseng for 48 hours in the group that stopped the cell cycle in the G0/G1 phase. When comparing the two groups; while no difference was determined between the control and 1 µg/ml ginseng groups, the significant differences were detected between the control and 2 µg/ml ginseng groups for mean AgNOR number in 48 hours incubation. However, there was no significant difference for the TAA/NA ratio, in the groups for 48 hours. Conclusion: The current study showed that ginseng had a crucial function against cancer development. Also, both AgNOR values might be used as biomarkers for detection of the most reliable therapeutic dose selection for cancer and it has been shown that correct consumption of Ginseng can be effective in preventing cancer formation and slowing its progression Daha fazlası Daha az

Yusuf AYKEMAT | Mustafa NİSARİ

Bilimsel Araştırma Etkinlikleri | 2021 | Erü Veterinerlik Fakültesi, Besin Hijyeni Laboratuvarı , pp.355 - 360

Tarihin başlangıcından bu yana doğal olarak yetişen yabani meyveler gerek beslenme gerek tıbbi ve bazen de diğer amaçlarla kullanılmaktadırlar. Son yıllarda üzümsü meyveler olarak da bilinen bu meyve grubunun yüksek antioksidan nedeniyle tüketimleri artmıştır. Yapılan çalışmalar ile bu meyvelerin hem antioksidan; hem de fenolik bileşenlerin iyi bir kaynağı oldukları bilinmektedir. İlgili meyve grubunun biyoaktif bileşiklerinin içeriği ve kalitatif kompozisyonu nedeniyle içerikleri birbirlerinden farklı olsa da ortak olarak içerdikleri en faydalı biyoaktif bileşen grubu bu meyvelerin antioksidanları ve fenolik bileşenleridir. Gıda sa . . .klama yöntemlerinden vakumlama ve dondurarak saklama; gıdaların doğal tadının, yapısının, görünüşünün, renginin, lezzetinin ve bileşimlerinin en iyi şekilde korunmasını sağlayan önemli yöntemler olsa da bu yöntemlerin gıdaların bahsi geçen özellikleri üzerine etkilerinin olabileceği bilinmektedir. Yapılan çalışmalar özellikle de taze materyalle karşılaştırıldığında, dondurarak muhafazanın, ürünün antosiyanin, C vitamini ve antioksidan kapasite içeriğinde bazı değişikliklere neden olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada ise, bazı üzümsü meyvelerin (çilek, böğürtlen, dut, ahududu, yaban mersini, turna yemişi, kuşburnu) total antioksidan kapasite ve fenolik bileşen içeriklerinin ev tipi vakumlama ve dondurma işlemlerinden etkilenip etkilenmediğinin araştırılması amaçlanmaktadır. Total antioksidan kapasite ve fenolik bileşen içeriğinin incelemesinde ticari olarak piyasada bulunabilen kolorimetrik assay kitleri kullanılacaktır. Çalışma başlangıcında alınan örneklerin total antioksidan kapasite ve fenolik bileşen içerikleri dondurulmadan incelenecek; daha sonra örneklerin yarısı vakumlanıp diğer yarısı ise vakumlanmadan ev tipi bir buzdolabında dondurulacaktır. Dondurulan örneklerin bir kısmı 1 ay sonra; kalanları ise 3 ay sonra çözdürülerek aynı yöntem ile total antioksidan kapasite ve fenolik bileşen içerikleri incelenecektir. Tüm assaylerin ölçümleri 420 ile 630 nm dalga boyları aralığında, uygun dalga boyunda bir plate reader cihaz ile yapılacaktır. Okumalar üzerinden hesaplamalar yapılarak uygun eğriler ve veriler elde edilecek; istatistiksel analizler ile gerekli karşılaştırmalar yapılacaktır Daha fazlası Daha az

Mustafa NİSARİ

Kitap Bölümü | 2020 | Güncel biyokimya çalışmaları , pp.115 - 121

Kitap Bölümü

Mustafa NİSARİ

Makale/Derleme | 2020 | Progress in Nutrition

o detect the relation between methylenetetrahydrofolate reductase (MTHFR) gene C677T polymorphism and both of clinical and biochemical parameters. One hundred sixty migraine patients and one hundred twenty control group were included in the current study. Pain intensity of individuals were measured, biochemical, clinical parameters and MTHFR C677T single nucleotide polymorphism were detected. Statistically higher occurrence MTHFR C677T genotype was detected in migraine group than control group. A statistically significant association between family history of migraine and MTHFR C677T genotypes was detected. Also, statistically highe . . .r BMI, homocysteine and the total cholesterol levels were detected in MO and MA groups than control groups. When we take into consideration of the clinical parameters, only statistically significant difference was detected between MA and MO for attack frequency (attack/ monthly). The triglyceride and homocysteine levels were significantly higher in males than females but HDL levels and folate were significantly higher in females than males. The frequency of CT genotype was significantly higher in cases with compression and allodynia than others in MA groups and cases with fatigue in both MA and MO subgroups. Also, cases without systemic complaints had significantly higher T allele frequency than cases with systemic complaints in the MA subgroup. Because the labor losses of patients with migraine may cause important economic losses, performed studies for the fully understanding of the disease including genetic and environmental factors are important for the prevention of negativity caused by the disease Daha fazlası Daha az

Mustafa NİSARİ

Bilimsel Araştırma Etkinlikleri | 2021 | Erü TIP Fakültesi, Anatomi Anabilim Dalı Araştırma Laboratuvarları , pp.678 - 683

Bilimsel Araştırma Etkinlikleri