Hukuk Fakültesi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe SOSYAL BİLİMLERDE MESLEKLERİN, EĞİTİMİN VE UYGULAMALI EĞİTİMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Öğrenci, Akademik Danışman ve Sektör Memnuniyeti Üzerine(2023) Çeçen, HalilBu çalışmada, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Adalet Programı’nda uygulanan 3+1 eğitim modeli çerçevesinde, öğrencilerin bir dönem tamamlamak zorunda oldukları “İşletmede Mesleki Eğitim” uygulamasının sonucunda paydaşlar olarak işverenlerin, öğretim elemanlarının ve öğrencilerin mevcut sistemden memnuniyeti üzerine gerçekleştirilen sosyal çalışmanın değerlendirilmesi ve tespit edilen sorunların çözümü üzerine önerilerden oluşmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Adalet Programı öğrencilerini mezuniyet sonrası çalışma hayatına hazırlamak için eğitim sürecinin önemli bir kısmını oluşturan İşletmede Mesleki Eğitim uygulamasının, “Adalet Meslek Elemanı” unvanıyla iş hayatında yer edinecek olan öğrencilerin niteliklerine katkısını ölçebilmek ve tespit edilen eksikliklerin düzeltilerek Adalet Programı’ndaki eğitim sürecini öğrenciler açısından daha verimli ve mesleğin niteliklerine uygun hale getirebilmektedir.Öğe Öğe Göçmen İşçilerin Sosyal Güvenlik Hakları(onikilevha, 2023) Kantarcı Ateş, Nihan GizemÖğe Bir Cumhuriyet Savcısının Anıları Işığında Türkiye'de Yargı Bağımsızlığı ve Hakimlik ve Savcılık Teminatı(Adalet Yayınevi, 2023) Çiftçioğlu, Cengiz TopelÖğe Öğe Sağlık Yönetimi Güncel Konular ve Pratik bilgiler(2023) Kantarcı Ateş, Nihan GizemÖğe Yer Altı Maden Çalışmalarında Çalışma ve Dinlenme Sürelerine İlişkin Düzenlemelerdeki Tutarsızlıklar(İş ve Hayat Dergisi, 2023) Başbuğ, AydınYer altı maden işleri süreklilik arz eden işlerdir. Bir işçi gelmeden diğer işçilerin madeni terk etmesi iş güvenliği açısından tehlike oluşturur. Bu özellik nedeniyle yer altında işin yapılacağı yer kadar gidip gelme sırasında yolda geçen sürelerin çalışma süresinden sayılması, hazırlama tamamlama ve temizleme işlerinin özelliği ve fazla çalışma yasağı gibi düzenlemelerde bu açıdan bir tutarsızlık bulunmaktadır. Diğer taraftan fazla çalışma yasağı ve haftanın çalışılan günlerinin beş güne indirilmesi de kendi içinde bazı tutarsızlıklara yol açmaktadır. Yazımızda bu tutarsız durum izah edilerek fazla çalışma yasağına ilişkin kanaatimiz ortaya konulacaktır.Öğe Katotam tahkiminde tahkim başvurusu, dilekçeler aşaması ve görev belgesi(2022) Okur, MustafaKayseri Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi (KATOTAM)’da tahkim süreci, tahkim anlaşması bulunan bir uyuşmazlıkla ilgili olarak taraflardan birisinin, dava dilekçesini (tahkim başvuru dilekçesi) merkez sekretaryasına vermesi ile başlamakta, diğer tarafın tahkim davasına vereceği cevap dilekçesi ile devam etmektedir. Cevap dilekçesi ile karşı dava da açılabilmektedir. Cevap dilekçesinin verilmesiyle beraber Sekretarya, bir taraftan Yönerge hükümleri doğrultusunda hakem seçiminin gerçekleştirilmesi ve tahkim masraflarının tahsili hususunda yapılması gereken işlemleri yerine getirirken, diğer taraftan cevap dilekçesini davacıya tebliğe çıkararak ikinci dilekçelerin verilmesi ve böylelikle dilekçeler aşamasının tamamlanmasını sağlar. ISTAC ve İTOTAM tahkiminden farklı, TOBB tahkimine benzer şekilde KATOTAM tahkiminde tarafların dilekçeler aşamasında ikişer dilekçe vermeleri söz konusudur. Yönergede hakem veya hakem kurulunun Sekretarya tarafından dosyanın kendisine tevdiinden itibaren bir aylık süre içerisinde dilediği taktirde, belgelere dayanak veya tarafların huzurunda bir görev belgesi hazırlayarak divana kuruluna sunabileceği belirtilmiştir. Görev belgesinin düzenlenmesi zorunlu olmamakla beraber, tahkim yargılamasının düzenli, belirli ve verimli bir şekilde işlemesini sağlamak için görev belgesinin düzenlenmesinde fayda vardırÖğe Münferit İthalatçıların Özel Tüketim Vergisi Ödemeden Araç İthalatında Hazine ve Maliye Bakanlığının Düzenleme Yapma ve Teminat İsteme Yetkisinin Değerlendirilmesi(2023) Somuncu, AhmetÖzel Tüketim Vergisi Kanunu (II) sayılı tablodaki bazı motorlu taşıtların ithalatı aşamasında vergi kaybına yol açan işlemler olduğu ileri sürülmüştür. Bu vergi kaybını önlemek için Vergi Usul Kanunu mükerrer madde 257 ile Hazine ve Maliye Bakanlığına bazı konularda düzenleme yapma yetkisi verilmiştir. Bu yetkiye dayanarak münferit ithalatçılara teminat verme yükümlüğü getiren 545 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada, ayrıca münferit ithalatçıların ithalat yapabilmeleri için gereken diğer şartlar da değerlendirilmiştir. Çalışmanın kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verilen yetkinin Anayasal boyutu, teminat kavramı, sahte belge düzenleme veya kullanma suçunun tespiti konuları da yer almaktadır. Ayrıca Özel Tüketim Vergisi Kanunu’ndaki konuyla ilgili terimler ve kavramlar da açıklanmaktadır.Öğe MESLEKİ SORUMLULUKLARI BOYUTUYLA AVUKATLARIN GÖREV SUÇLARI VE YARGILANMA USULÜ(2024) Çiftcioğlu, Cengiz TopelBir suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse bu suçun kim tarafından işlendiği ve suça uygulanacak yaptırımın ne olacağı sorununa çözüm bulmak amacıyla gerçekleştiri- len iddia, savunma ve yargılama alanındaki bir dizi etkinliği içeren ceza muhakemesi, esas itibarıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ancak, Ka- nun Koyucu, bu genel düzenlemeye ek olarak bazı kamu görevlileri açısından ifa ettik- leri görevin önemi sebebiyle haklarında farklı ve bazı istisnai hükümler içeren, özel nitelikte kanuni d üzenlemeler yapmıştır. Bu düzenlemeler, daha çok söz konusu kamu görevlilerinin statüsünü ve meslek ilkelerini düzenleyen, kendi özel kanunları içerisinde yapılmıştır. Vekilliğini üstlendiği tarafı temsil etmesinin yanı sıra yargılama faaliyetlerine katı- larak uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözülmesine yardım eden ve bu itibarla bir kamu hizmeti görmekte olan avukatlık meslek mensuplarının, kişilerin hak arama özgürlüklerini etkin bir biçimde kullanabilmesi konusunda, çok önemli bir işlevi bulunmaktadır. Bu nedenle, avukatların üstlendiği bu sorumlulukların gereğini hukuka uygun olarak yerine getirebilmesi bakımından bazı ayrıcalıklara sahip olması gerekir. Bu durum ise son derece doğal karşılanmalıdır. Bu anlayışın sonucu olarak avukatların hak ve yükümlülüklerini düzenleyen 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda avukatların icra ettikleri savunma görevini her türlü soruşturma baskısından uzak yürü- tebilmeleri amacıyla, işledikleri iddia olunan görev suçları bakımından özel bir yargıla- ma usulü benimsenmiştir. Bu usule göre, avukatların görev suçlarından dolayı yapılacak soruşturmalar, Adalet Bakanlığının iznine bağlanmıştır. Bu izin dava şartı niteliği taşı- maktadır, ancak avukatların kişisel suçları bakımından bu usul uygulanmaz, bu suçlar bakımından haklarında genel hükümlere göre soruşturma ve kovuşturma yapılır. Bu çalışmada; avukatlık mesleğinin hukuki niteliği ve statüsüyle avukatların mes- leki sorumlulukları ve görev suçlarıyla yargılanma usulleri yargı kararları ışığında ele alınmış ve avukatların yargılanma usulleri ile ilgili görüş ve önerilerde bulunulmuştur.Öğe ELEKTRONİK AÇIK ARTIRMA SURETİYLE SATIŞTA ARTIRMA AŞAMASI(2023) Okur, MustafaAçık artırma suretiyle satışın bir türü olan, İcra ve İflâs Kanunu’nda 7343 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle hukukumuza giren, elektronik ortamda açık artırma suretiyle satışta, satış sürecinin tamamı elektronik ortamda gerçekleşir. Artırmaya katılmak için yüzde on oranında teminat gösterilmesi gerekir. Birinci artırmada satışın herhangi bir nedenle gerçekleşmemesi halinde ikinci artırma yapılır. Birinci artırma ve ikinci artırma, elektronik satış portalında yapılan elektronik ilanda belirtilen gün ve saat aralığında tamamen elektronik ortamda gerçekleştirilir, artırma tekliflerinin tamamı elektronik ortamda verilir ve artırmalar elektronik ortamda sona erer. Artırma bittikten sonra artırmanın sonucu ile ilgili olarak icra müdürü tarafından artırma sonuç tutanağı düzenlenir ve artırma bittikten sonraki ilk iş gününde elektronik satış portalında ilan edilir. Artırma neticesinde şartlar gerçekleşmişse en yüksek teklifi verene mal ihale edilir. Satış bedelinin artırma sonuç tutanağının ilan edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde ödenmesi gerekir. Satış bedeli ödendikten ve ihale kesinleştikten sonra da satılan malın teslim ve tescil işlemleri gerçekleştirilir.Öğe BİLİRKİŞİ RAPORUNDA TARAF BEYANLARININ DEĞERLENDİRİLMESİNİN, KAYSERİ BİLİRKİŞİLİK BÖLGE KURULU’NUN 2023/38 DİSİPLİN NOLU KARARLARI ÖZELİNDE BİLİRKİŞİNİN DİSİPLİN SORUMLULUĞU AÇISINDAN İRDELENMESİ(2024) Okur, MustafaKayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/38541 nolu soruşturma dosyasına iki kişilik bilirkişi heyeti tarafından sunulan 19.10.2022 tarihli kök rapor ile 07.12.2022 tarihli ek raporun sonuç bölümünde “şüpheli ve şüpheli vekilinin iddiaları gerçeği yansıtmamakta'’ şeklinde ifadeye yer verilmiştir. Söz konusu ifadenin bilirkişilik mevzuatına aykırı olduğu iddia edilerek, bilirkişi raporlarını düzenleyen bilirkişiler hakkında başkaca aykırılık ve ihlal iddialarıyla birlikte 02.06.2023 tarihinde Kayseri Bilirkişilik Bölge Kuruluna şikâyette bulunulmuştur. Kayseri Bilirkişilik Bölge Kurulunca 14.06.2023 tarih 2023/38 disiplin nolu karar ile bilirkişiler hakkında herhangi bir disiplin yaptırımın uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş; söz konusu karara yapılan itiraz da Kurulun 06.09.2023 tarih 2023/38 disiplin nolu kararı ile kesin olarak reddedilmiştir. Bu çalışmada bilirkişi raporlarında taraf beyanlarının değerlendirilmesinin disiplin yaptırımını gerektirip gerektirmediği, Kayseri Bilirkişilik Bölge Kurulunun 2023/38 disiplin nolu anılan kararlarına konu bilirkişi raporlarında yer verilen \"şüpheli ve şüpheli vekilinin iddiaları gerçeği yansıtmamakta'’ şeklinde ifade özelinde incelenmiş ve bu yönden kurul kararları değerlendirilmiştir. Şikâyet dilekçesinde ileri sürülen ve Kurulca karara bağlanan diğer aykırılık iddiaları ise incelenmemiş, çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur.Öğe MEMNU HAKLARIN İADESİ(2024) Çiftcioğlu, Cengiz Topel765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu’nda fer’i ceza olarak kabul edilen hak yoksunlukları, 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nda güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiştir. Yeni Türk Ceza Kanunu’nun benimsediği sistemde süresiz hak yoksunlukları kabul edilmemiş; hak yoksunlukları, kural olarak, cezaların infazının tamamlanma süresiyle sınırlandırılmıştır. Ancak, bazı özel kanunlarda öngörülen süresiz hak yoksunluklarının hüküm doğurmaya devam etmeleri sebebiyle bu konuda tekrar bir düzenleme yapılması ihtiyacı duyulmuş ve memnu hakların iadesi müessesesi, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesi eklenerek yeniden düzenlenmiştir. Bu çalışmada, memnu hakların iadesi kavramı, memnu hakların iadesinin şartları, muhakeme usulü ve memnu hakların iadesinin sonuçları incelenmiştir.Öğe CEZA MUHAKEMESİNDE YAZILI BAŞVURU ŞARTININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE GERÇEKLEŞMEMESİNİN SONUÇLARI(2024) Çiftcioğlu, Cengiz TopelSuç işlendiğini herhangi bir yolla öğrenen Cumhuriyet Savcısı hemen harekete geçer. Maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk marifetiyle suç iddiasını araştırır; bu iddia ciddi bulunursa soruşturmaya devam edilir. Sonuçta yeterli delil bulunursa kamu davası açılır, yargılama yapılır ve hüküm kurulur. Kural olarak ceza muhakemesi şarta bağlı olarak yapılmaz. Ancak istisnai olarak, davanın açılması ve açılan davada yargılamaya devam edilmesi bazı şartların gerçekleşmesine bağlı tutulmuş olabilir. Bu durumda ilk ihtimalde dava şartlarından, ikinci ihtimalde de yargılama şartlarından söz edilir. Ceza muhakemesinde yazılı başvuru, ülke ekonomisinin sağlıklı gelişmesi ve büyümesi için finansal piyasaların düzgün ve disiplinli işlemesi bakımından 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda düzenlenen suçlardan dolayı soruşturma yapılabilmesi amacıyla öngörülmüş bulunan bir dava şartıdır. Zira yerli ve yabancı yatırımcıların piyasaya olan güvenlerini sağlayabilmek ve yatırımcı sayısını artırabilmek, finansal piyasaların etkin ve caydırıcı bir hukuk sistemiyle korunmasına bağlıdır. Dolayısıyla bu alanda işlenen suçlar bakımından özel bir muhakeme usulü öngörülmesi önemlidir. Bu çalışmada ceza muhakemesinde yazılı başvuru şartının hukuki niteliğiyle bu başvuru şartının öteki bazı muhakeme şartlarından farkları belirtilerek yazılı başvuru şartının gerçekleşmemesinin sonuçları yargı kararları ışığında değerlendirilmiştir.Öğe Elektronik Satış (İİK m.111/b) ve Elektronik Satışta Artırmaya Hazırlık İşlemleri(*)(2023) Okur, Mustafa7343 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun özellikle paraya çevirme aşamasına ilişkin hükümlerinde birçok değişik- lik yapılmış, yeni düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Bunlardan birisi de 7343 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile İcra ve İflâs Kanunu’na eklenen 111/b maddesi ile getirilen, kısaca elektronik satış olarak adlandırılan, elektronik ortamda açık artırma ile satıştır. Söz konusu düzenleme gerek taşınır satışlarında, gerekse taşınmaz satışlarında uygulanması gereken genel bir düzenleme niteliğindedir. Elektronik satışın düzenlendiği İİK m.111/b hükmüne paralel olarak, ta- şınır satışlarında artırmaya hazırlık işlemlerine ilişkin İİK m.114 hükmünde değişiklik yapılmıştır. İİK m.126’da yapılan değişiklikle de taşınır satışlarında artırmaya hazırlık işlemlerine ilişkin hükümlerin taşınmaz satışlarında da uygula- nacağı belirtilmiştir. Elektronik satışta, kıymet takdirinin yapılması, açık artırmanın ilân edilmesi ve açık artırma şartnamesinin hazırlanması olmak üzere üç temel artırmaya hazırlık işlemi vardır.Öğe AVRUPA BİRLİĞİ EMİSYON TİCARETİ SİSTEMİNİN SİVİL HAVACILIK ve DENİZ ULAŞIM SEKTÖRLERİNDE UYGULANMASINA DAİR GÜNCEL GELİŞMELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ(2024) Çeçen, HalilBu çalışmada, Avrupa Birliği (AB)’nin emisyon ticareti sistemi kapsamına uluslararası seferleri içerecek şekilde sivil havacılık ve deniz ulaşım sektörlerindeki faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını da dahil etmesi sonucu, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) ve Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) ile AB arasında doğan yetki uyuşmazlığı ve güncel gelişmeler ele alınmıştır. Bu amaçla, AB müktesebatındaki hukuki belgeler ve ICAO ile IMO’nun düzenlemeleri tarihsel olarak incelenmiş ve Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD)’nın ilgili kararına değinilmiştir. Bu çerçevede araştırma iki bölümde incelenmiştir: Birinci bölümde, AB emisyon ticareti sistemini düzenleyen 2003/87 sayılı Direktif’te, 2008/101 sayılı Direktif ile değişiklik yapılarak, AB’de yerleşik havaalanlarına veya AB’de yerleşik havaalanlarından yapılan uçuşların AB emisyon ticareti sistemi kapsamına alınması ile bu düzenlemelerin sonucunda Air Transport Association of America’nın ABAD önünde yaptığı şikâyet ele alınmıştır. Ayrıca deniz ulaşım sektöründe de kabul edilen 2015/757 sayılı Tüzük’teki hükümler değerlendirilmiş ve Kyoto Protokolü’nün 2(2). maddesinde ifade edilen, sivil havacılık ve deniz ulaşım sektörlerinde sera gazı salımlarının sınırlandırılması ya da azaltılması için ICAO ve IMO ile çalışılması ifadesi ile uyumu irdelenmiştir. İkinci bölümde ise, 2023/958 sayılı Direktif, 2023/957 sayılı Tüzük, 2023/959 sayılı Direktif, 2023/2405 sayılı Tüzük ile 2023/1805 sayılı Tüzüğü kabul ederek sivil havacılık ve deniz ulaşım sektörlerindeki faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılmasında, AB’nin ICAO ve IMO düzenlemeleri ile uyum sağlama arayışı değerlendirilmiştir. Araştırmanın nihai bulgusu olarak, AB’nin sivil havacılık sektöründe, Kyoto Protokolü’nün 2(2). maddesi çerçevesinde ICAO tarafından gerçekleştirilen çalışmaları yetersiz bulması sonucunda, AB’de yerleşik havaalanlarına veya AB’de yerleşik havaalanlarından gerçekleştirilen hava seferlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını, AB emisyon ticareti sistemine dahil ederek, ICAO’yu sivil havacılık sektöründe sera gazı emisyonlarının azaltılması için düzenleme yapma hususunda harekete geçirdiği ve sonrasında ICAO’nun CORSIA programına uyum sağlamak için AB müktesebatında gerekli değişiklikleri yaptığı saptanmıştır. Ayrıca AB’nin aynı stratejiyi deniz ulaşım sektöründe de izlediği ve IMO’yu deniz ulaşım sektöründeki faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması hususunda uluslararası düzenleme yapmak üzere harekete geçirmeyi ve sonrasında bu uluslararası düzenleme ile AB emisyon ticareti sistemini uyumlaştırmayı istediği tespit edilmiştir. Ancak bu hususta AB’nin, ICAO ve IMO tarafından alınan tedbirlerin yetersiz kalması durumunda tekrar sivil havacılık ve deniz ulaşım sektörlerinde AB emisyon ticareti sistemini uygulama stratejisini düzenlemelerinde saklı tuttuğunu da ifade etmek gerekecektir.Öğe Noterlerin Görev Suçları ve Muhakeme Usulü(2024) Çiftcioğlu, Cengiz Topelİddia, savunma ve yargılama alanındaki bir dizi etkinliği içeren ve bir suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse bu suçun kim tarafından işlendiği ve bu suça uygulanacak yaptırımın ne olması gerektiği sorununa çözüm bulmayı amaçlayan ceza muhakemesi, esas itibarıyla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ancak, Kanun Koyucu, bu genel düzenlemeye ek olarak bazı kamu görevlileri bakımından yerine getirdikleri görevin önemi sebebiyle haklarında farklı ve bazı istisnai hükümler içeren, özel nitelikte kanuni düzenlemeler yapmıştır. Bu düzenlemeler, daha çok söz konusu kamu görevlilerinin statüsünü belirleyen ve meslek ilkelerini düzenleyen, kendi özel kanunları içerisinde yapılmıştır. 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 1. maddesinde noterlik bir kamu hizmeti olarak tanımlanmış olup, noterler ise hukuki güvenliği sağlamak ve taraflar arasındaki hukuki anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirmek ve idari işlemlerin daha hızlı ve etkin bir şekilde yerine getirilmesine katkı sağlamakla görevli ve yetkili bir kamu gö-revlisidir. Bu nedenle noterlerin mesleklerini daha etkili ve endişeden uzak yerine geti-rebilmeleri amacıyla, Kanun Koyucu noterlerin ağır cezayı gerektiren suçüstü halleri hariç olmak üzere, görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı kovuşturma yapılabilmesini, Adalet Bakanlığının iznine tabi kılmıştır. Bu izin, dava şartı niteliği taşımaktadır. Ancak, noterlerin bu suçlarından dolayı soruşturma yapılması için izin alınması gerekli değildir. Bu çalışmada; noterlik mesleğinin hukuki niteliği ve noterlerin hukuki statüsüyle noterlerin görev suçları ve muhakeme usulleri, yargı kararları ışığında ele alınmış ve konuya ilişkin görüş ve önerilerde bulunulmuştur.Öğe TÜRK CEZA KANUNU’NDA KISIRLAŞTIRMA SUÇU(2024) Çiftçioğlu, Cengiz Topel5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitabının “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı İkinci Kısmının “Çocuk Düşürtme, Düşürme veya Kısırlaştırma” başlıklı Beşinci Bölümünde düzenlenen “Kısırlaştırma” suçu, öncelikle, yetkili hekim tarafından yapılan rızasız kısırlaştırma fiiliyle (m.101/1) yetkisiz kişi tarafından rızaya dayalı olarak yapılan kısırlaştırma fiilini (m.101/2) cezalandırmaktadır. Bir erkek veya kadının çocuk yapma kabiliyetinin cinsi ihtiyaçlarını tatmine mâni olmadan izalesi için yapılan bir müdahaleden ibaret olan kısırlaştırma fiili, kişinin bedenine yönelik bu müdahaleye gösterdiği ve kanuni şartları da taşıyan rızasıyla birlikte hukuka uygun bir hale gelir. Bunun dışında, rıza olmaksızın bir kadın veya erkeğin kısırlaştırılması veya rızaya dayalı olsa bile bu fiilin yetkili olmayan bir kişi tarafından yapılması suç teşkil eder. Bu suçla, kişinin üreme yeteneği ile beden bütünlüğü korunmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenen kısırlaştırma fiilinin, hukuka uygun surette yapılmasının şartları ve yöntemi, 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde belirlenmiştir. Zira bu Kanunla, kişilerin istedikleri sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olmaları hedeflenmiş olup bu yolla nüfus planlaması yapılması amaçlanmıştır. Bu çalışmada, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen kısırlaştırma suçu ele alınarak incelenmiş, suçun tarihsel gelişimiyle etik ve dini boyutu açıklanmış ve suçun kanuni unsurları üzerinde ayrıntılı olarak durulmuştur. Yine bu çalışmada, kısırlaştırma fiiliyle bir kadının veya erkeğin üreme yeteneğinin geri dönüşü olmayacak şekilde tıbbi bir müdahaleyle sona erdirildiği, ancak bu işlem sonunda kişinin cinsel istek ve arzularının devam ettiği, bu fiilin bu yönüyle hadımlaştırmadan ayrıldığı; ancak, hadımlaştırma fiilinin, kısırlaştırmadan farklı olarak, Türk Ceza Kanunu’nda özel bir suç tipi olarak düzenlenmediği; bu nedenle bu fiilin Türk Ceza Kanunu m.87/2’de düzenlenen neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, özellikle trans bireyler için tartışılmakta olan zorunlu kısırlaştırma fiili ile cinsel suç faillerine uygulanması tartışılmakta olan zorunlu hadımlaştırma fiiline işaret edilerek, bu fiillerin esasen kişilerin bedensel bütünlüğüne yapılan insanlık dışı bir müdahale oluşturduğu ve temel hak ve özgürlüklere aykırı bir nitelik taşıdığı vurgulanmıştır.Öğe 6754 SAYILI BİLİRKİŞİLİK KANUNU’NA GÖRE BİLİRKİŞİNİN DENETİMİ NETİCESİNDE UYGULANABİLECEK DİSİPLİN YAPTIRIMLARI(2024) Okur, Mustafa6754 Sayılı Bilirkişilik Kanunu ile bilirkişilik müessesesi kurumsal bir yapıya kavuşturularak bilirkişilerin bu kurumsal yapı altında faaliyet göstermelerine yönelik düzenlemeler getirilmiştir. Bu çerçevede bilirkişilik sicil ve listeleri oluşturulmuş, bilirkişilik faaliyetlerinin bilirkişilik mevzuatına uygun, etkili, verimli, kaliteli bir şekilde işleyişinin sağlanması için de bilirkişinin denetim ve disiplinine ilişkin kurallar getirilmiştir. Yeni kurumsal yapılanmada bilirkişilerin denetimine ilişkin görev bilirkişilik bölge kurullarına verilmiş, denetimlerin re-sen veya başvuru üzerine yapılabileceği belirtilmiştir. Bilirkişilik Kanunu’nun “Bilirkişilik sicilinden ve listesinden çıkarılma” başlıklı 13. maddesinde doğrudan adlandırılmasa da disiplin suçu teşkil eden fiil ve davranışlar ile bu disiplin suçlarının işlenmesi halinde bunlara uygulanacak disiplin cezaları belirlenmiştir. Bilirkişilik mevzuatına göre yapılacak denetimler neticesinde disiplin suçu teşkil eden fiil ve davranışların tespiti halinde, bunların faili olan bilirkişiler hakkında disiplin yaptırımlarının uygulanmasına karar verilecektir. Bilirkişilik mevzuatında “sicil ve listeden çıkarma”, “bir yıla kadar geçici geçici süreyle listeden çıkarma” ve “uyarma” şeklinde üç disiplin yaptırım türü belirlenmiştir. Bilirkişilik sicil ve listelerine kayıtlı olmayan kişiler bakımından da tek bir yaptırım türü olarak “bilirkişilik yapmaktan yasaklanma” yaptırımı öngörülmüştür. Bilirkişilik Kanunu’na göre bilirkişilere uygulanan bu disiplin yaptırımları dışında, bir meslek odasına bağlı olarak veya kamuda memur olarak çalışan bilirkişiler hakkında tabi oldukları mevzuat kapsamında başkaca disiplin yaptırımlarının uygulanmasına da karar verilebilecek-tir.Öğe 7418 SAYILI KANUN İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER ÇERÇEVESİNDE ARTIRMA İLÂNI(2023) Okur, MustafaCebri icra hukukunda temel paraya çevirme yöntemi açık artırma suretiyle satış yöntemidir. Açık artırma ile satış yönteminin artırmaya hazırlık işlemleri ve artırmanın yapılması olmak üzere iki temel aşaması bulunmaktadır. En önemli artırmaya hazırlık işlemlerinden birisi açık artırmanın ilân edilmesidir. Açık artırma ile satışlarda artırma ilânının yapılması zorunludur. İlândan maksat, artırma ile satış ve satılacak mal ile ilgili temel bilgilerin, çeşitli vasıta ve araçlarla tüm ilgililere ve kamuya duyurulmasıdır. Artırma ilânının şeklini belirleme konusunda ise icra müdürünün takdir yetkisi bulunmaktadır. 7343 sayılı Kanun ile açık artırma ilânının elektronik satış portalında yapılması zorunlu hâle getirilmiş ve başkaca vasıtalarla ilânın yapılması hususunda icra müdürüne geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. İcra müdürünün artırma ilânının şeklini belirleme konusunda sahip olduğu takdir yetkisi 7418 sayılı Kanun ile önemli ölçüde sınırlandırılmış ve elektronik satış portalında yapılan ilânın, Basın İlân Kurumu İlân Portalında da yayımlanması zorunluluğu getirilmiştir. Zorunlu ilânlar dışında, icra müdürünün ilânın yapılmasında kullanılabileceği araçlar gazete veya internet haber sitesinde ilânın yapılması seçeneği ile sınırlandırılmış ve her yıl güncellenecek limitler dahilinde bu iki araçtan birisi ile de ilân yapılması zorunluluğu getirilmiştir.