Filtreler
Katotam Tahkimi

Mustafa OKUR

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği | 2022 | Katotam Tahkimi

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği

Katotam tahkim yargılaması

Mustafa OKUR

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği | 2022 | Prof. Dr. Selçuk Öztek’e Armağan, Cilt III , pp.1707 - 1781

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği

Organik tasarım

Merve ÇETİNKAYA SÖNMEZ

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği | 2022 | MİMARLIK, PLANLAMA ve TASARIM ALANINDA GÜNCEL TARTIŞMALAR , pp.73 - 92

Herhangi bir tasarım ile ilgili olarak onu tanımlayan kendine has özellikleri, dönemsel karakteristikler, ifade biçimleri, yapı ögeleri, dil, kavramsal ve düşünsel arka plan o tasarım ürününün tarzı, stili, üslubu ya da akımın özellikleri bütünüdür. 19. Yüzyıl ve izleyen süreçte mimarlık ve tasarımda özgünlüğü ön planda tutan yeni yaklaşımlar insan yaşam alanları için farklı ve nitelikli çevreler yaratmayı hedeflemiştir. 19. Yüzyıl sonlarında gündeme gelen ancak 20. Yüzyıl başlarında önem kazanan organik tasarım ise insan-toplum-doğa dengesini ve uyumunu hedefleyen ve mimarlığı doğal ve yapılanmış çevre arasında denge sağlama aracı . . .olarak gören bir akımdır. Dönemsel bir tasarım yaklaşımı olmayıp güncel tasarımlarda da uygulama olanağı/pratiği bulan bir yaklaşım olarak hem organik, doğal formları temel alan hem de doğal çevre kaynakları ile uyumlu, doğa ile entegre yerleşim ve yapılanma kültürü olarak tanımlanmaktadır. Organik tasarım yaklaşımının kavramsal/kuramsal temelini Frank Lloyd Wright tasarladığı yapılar ile ortaya koyarken yapının doğa ile bütünleşik tasarlanması, içinde yer aldığı çevre ile organik ilişkilere sahip olması ve canlı bir ritme sahip olması gibi tasarım ilkelerine dayanmaktadır. Bu kapsamda ortaya çıkan organik tasarım yaklaşımı teknolojik gelişmeler, yaşamın güncel gerekleri, çevre kaynaklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması gibi koşullar doğrultusunda hızla gelişim göstermiş ve küresel ölçekte benimsenmiştir. Yanı sıra organik tasarım sadece mimarlık alanında değil, kentsel tasarım, peyzaj tasarımı, endüstri ürünleri tasarımı ile resim, heykel gibi bazı sanat alanlarında da etkili olmuştur. Özellikle 20. Yüzyıl başında Endüstri Devrimi sonrasındaki gelişmeler doğrultusunda sürecin ortaya koyduğu gerek niteliksiz yapılanma gerekse çevre kaynaklarının hızla tüketilmesi nedeni ile oluşan zararlanmaların giderilmesi ve çevre duyarlı tasarım yaklaşımların bir gereklilik olarak ortaya çıkması sonucu organik tasarım gündeme gelmiştir. Organik tasarım doğal malzeme kullanımı, topografya, su varlığı, bitki varlığı gibi doğal çevre verileri ile uyumlu, formal olduğu kadar informal geometrik verilerin de kullanıldığı, doğadan esinlenen doğal formları/ biçimleri ve renkleri kullanan esnek bir tasarım yaklaşımıdır. Diğer üsluplardan ayrılan ve modern/çağdaş mimarinin gelişim sürecinde önemli bir adım taşı olan organik mimarlık ise organik tasarımın öncülü olmuş; daha sonra kentsel ölçekten, iç mekan tasarım ve mobilyasına kadar tasarım alanlarını tüm ölçekleri kapsayacak biçimde bütüncül olarak etkilemiştir. 20. Yüzyıl’ın ikinci yarısına kadar doğa tasarımda ve mimarlıkta yalnızca bir bileşen olarak değerlendirilmiştir. Ancak hızlı teknolojik gelişmelerin kentsel ve yapısal tasarımdaki yansımalarının ortaya çıkardığı ekolojik problemler nedeni ile tasarımda doğadan öğrenme doğal tasarım ve doğa duyarlı tasarım yaklaşımı gündeme gelmiştir. Doğadan öğrenerek ve doğaya öykünerek tasarım anlayışı hemen her ölçekte kullanılırken, özellikle kentsel ve mimari tasarımda form, strüktür ve malzeme ilişkisinde etkin olarak değerlendirilmeye başlamıştır. Tasarımın her ölçeğinde doğa insan etkileşimini toplumun sosyokültürel ve sosyoekonomik yapısı, biçimlendirmektedir. Yanı sıra doğal çevre ve doğanın sunduğu özgün çözüm ve tasarım ilkeleri tasarım meslek disiplinleri için sonsuz ve eşsiz bir ilham kaynağıdır. Doğadan öğrenme, doğaya öykünmenin salt analojisinin ötesinde somut verilere dayandırılan ve süreci anlamayı amaçlayarak tasarımı yönlendiren biçimsel ve işlevsel bir süreçtir. Doğaya öykünme düzeyi tasarımın nasıl göründüğü (biçim), neden yapıldığı (malzeme), nasıl yapıldığı (yapı), nasıl çalıştığı (süreç), ne yapabildiği (işlev) gibi tasarım bileşenlerinin niteliklerine göre sınıflandırılmaktadır (Düzenli, Alpak, 2016). Gelişen yöntem, teknik ve teknolojik alt yapılar ile doğanın ve ekosistemin sorunlar karşısındaki çözümleri süreç olarak simüle edilerek elde edilen veriler doğrultusunda yapı, malzeme, form, strüktür, doku gibi tasarımın her aşamasında kullanılmaktadır. Bu kapsamda kentsel, mimari ve peyzaj tasarımının doğa ile etkileşimleri ortaya konmakta doğadan esinlenerek tasarım ve uygulama sorunlarına karşı etkili, doğru ve nitelikli çözümler geliştirilmesi söz konusu olmaktadır Daha fazlası Daha az

Tarım Sektörününü Türk Ekonomisi İçindeki Yeri ve Zaman İçindeki Yapısal Değişimi

Emine KILAVUZ

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği | 2023 | 1923'ten 2023'e Türkiye Ekonomisi , pp.127 - 159

Tarım, yaşam yeri, istihdam yaratma, gıda ve diğer sektörlere hammadde temini ve ticaret yoluyla ülkeye döviz kazandırma gibi birçok açıdan toplumu etkileyen önemli bir sektördür. Tarımın ekonomi üzerindeki bu çok yönlü etkileri dışında, günümüzde artan nüfus ve iklim değişiklerinin artan etkisine karşı gıda arz güvenliğinin sağlanması, ekolojik çevrenin korunması açısından da önemi giderek artmaktadır. Tarım sektöründeki kullanılan teknolojiler ile verimlilik artışı sağlayan ve sağlam alt yapıya sahip olan ekonomiler kalkınma süreçlerinin daha hızlı olmasına ve böylece kişi başına düşen gelirin artmasına neden olmaktadırlar. Yapısa . . .l dönüşüm olarak adlandırılan ekonomik dönüşüm, bir ülkenin teknolojisinin ve sektörlerinin toplam gelir içindeki nispi katkısındaki değişiklik anlamına gelir. Geleneksek teknolojiden modern teknolojiye, tarımdan, sanayiye ve hizmet sektörüne geçişteki başarı ancak tarım sektörünün modernleşmesi ile sağlanabilir. Bu bölümde Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze 100 yıllık süreçte, Türkiye’de tarım sektörünün yapısal değişimi ele alınmıştır. Cumhuriyetin ilk yılları dışında Türk ekonomisinin kalkınmasında ağırlığın daha çok sanayiye verilmiş olması ve tarım sektöründe modernleşmenin sağlanamaması, kalkınma sürecinin olumsuz etkilenmesine, yapısal dönüşümde aksaklıklara ve sektörün sürekli devlet desteğine muhtaç olmasına neden olmuştur. Günümüzde tarım sektörünün giderek artan önemi karşısında tarımda arzu edilen dönüşümün gerçekleşmesi için, teknik bilgi ve modern teknolojilerin yaygınlaştırılması, üniversitelerin araştırma desteği vermesi ve hükümetin mutlaka uzun vadeli politikalarla tarımsal alt yapıyı güçlendirmesi gerekmektedir. 12. Kalkınma Planı’nda tarım sektörünün öncelikli gelişme alanları arasında gösterilmiş olması, dijitalleşme, tarımsal Ar-Ge çalışmaları, tarımsal girdilerden tohuma birçok alanda belirlenen tedbirlerin ve politikaların uygulanması tarımsal dönüşüm açısından oldukça umut verici bir gelişmedir. Daha fazlası Daha az

Ekonomik Büyüme, Enflasyon ve Faiz Iliskisi: Türkiye Örnegi (1990-2019)

Bekir ÇELİK

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği | 2021 | Iktisadi, Mali ve Finansal Uygulamaların Ampirik Sonuçları , pp.231 - 245

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği

An Empirical Investigation of Waste Management and Ecological Footprints in OECD Countries

Bekir ÇELİK

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği | 2023 | Environmental Assessment of Recycled Waste , pp.43 - 66

Kitap Yazarlığı ve Çevirmenliği

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
Tamam

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms