Filtreler
Filtreler
Bulunan: 46 Adet 0.002 sn
BM Sürdürülebilir Kalkınma [1]
Tam Metin [1]
Alt Tür 1 [2]
Bilimsel Araştırma Etkinlikleri [1]
Projeler [1]
Sosyal medya reklamcılığının tüketici satın alma davranışı üzerine etkisinin yapısal eşitlik modellemesi ile incelenmesi

Sinem SARGIN | Burcu ORALHAN

Makale/Derleme | 2020 | Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi20 ( 20 ) , pp.632 - 639

Günümüzde mal ve hizmet sağlayıcılar açısından reklam oldukça önemli bir tutundurma faaliyeti haline gelmiştir. Bir reklam kampanyasının başarılı olabilmesi için etkin bir stratejinin ortaya konulması gereklidir. Firmanın geliştirdiği stratejiler ise bazı reklam araçları ile tüketicilere iletilmektedir. Sosyal medya reklamcılığı; firmaların, hedef pazardaki tüketicilerle, bir mobil cihaz veya ağ aracılığıyla etkileşimli bir biçimde iletişim ve ilişki kurmasını sağlayan eylemler dizisi olarak tanımlanmaktadır Pazarlama araştırmacıları, tüketicilerin sosyal medya reklamlarına ilişkin tutum ve satın alma niyetlerini incelemek ve öncüll . . .erini belirlemek için motivasyon teorisinden yararlanmışlardır. Dışsal motivasyon, algılanan yararlılığı ifade ederken; içsel motivasyon ise eylemin kendisine olan ilgiyi ifade etmektedir. Bu çalışma, motivasyon teorisinin ışığında, tüketicilerin sosyal medya reklamcılığına yönelik tutumlarını ve satın alma niyetlerini etkileyen faktörleri incelemektedir. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı; dışsal ve içsel motivasyonun tüketicilerin sosyal medya reklamcılığına yönelik tutumları üzerindeki etkisini; bununla birlikte, tüketicilerin tutumlarının da satın alma niyetleri üzerindeki etkisini araştırmaktır. Araştırmanın ana kütlesi Kayseri’de ikamet eden tüketicilerden oluşmaktadır. Kolayda örnekleme yöntemiyle seçilen 354 tüketici üzerinde gerçekleştirilen çalışma nicel araştırma yöntemlerinden yüz-yüze anket yöntemi uygulanarak yapılmıştır. Araştırmanın hipotezlerini test etmek amacıyla, Yapısal Eşitlik Modeli kullanılmıştır. Güvenilirlik analizi ve frekans analizi SPSS; doğrulayıcı faktör analizi ve hipotez testleri ise AMOS istatistik programı aracılığıyla analiz edilmiştir. Araştırmanın bulguları doğrultusunda, vakitlilik, yerleştirme ve kişiselleştirmenin dışsal motivasyon üzerinde; algılanan zevkin ise içsel motivasyon üzerinde etkili olduğu görülmektedir. Fakat, tüketici yenilikçiliğinin içsel motivasyon üzerinde anlamlı bir etkisinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte dışsal ve içsel motivasyonun tutum üzerinde; tutumun ise satın alma niyeti üzerinde etkili olduğu sonucu ortaya konmuştur. Bu çalışma sonuçlarının literatürde yer alan diğer çalışma sonuçlarını desteklediği görülmüştür. Today, advertising has become a very important promotion activity for goods and service providers. In order for an advertising campaign to be successful, an effective strategy must be put forward. The strategies developed by the company are communicated to consumers by some advertising tools. Social media advertising is defined as a series of actions that enable companies to communicate and interact with consumers in the target market via a mobile device or network in an interactive manner. Marketing researchers have used motivation theory to examine consumers' attitudes and purchase intentions towards social media ads and determine their premises. Extrinsic motivation expresses perceived usefulness; intrinsic motivation refers to the interest in the action itself. In the light of motivation theory, this study examines the attitudes of consumers towards social media advertising and the factors affecting their purchase intentions. In this context, the purpose of this study is to examine the effect of extrinsic and intrinsic motivation on consumers' attitudes towards social media advertising and also the effect of consumers' attitudes on purchasing intentions. The main mass of the research consists of consumers residing in Kayseri. The study, which was carried out on 354 consumers selected by convenience sampling method was conducted by applying face-to-face questionnaire method, one of the quantitative research methods. In order to test the hypotheses of the research, the Structural Equation Model was used. Reliability analysis and frequency analysis were analyzed through SPSS; confirmatory factor analysis and hypothesis tests were analyzed through the AMOS statistic programs. In line with the findings of the research, timeliness, placement, and personalization have effect on extrinsic motivation; besides, perceived pleasure seems to have an effect on intrinsic motivation. However, it is concluded that consumer innovativeness does not have a significant effect on intrinsic motivation. Moreover, extrinsic and intrinsic motivation have effect on attitude and the attitude has an effect on the purchase intention. Review of the literature supported that the study results in these application were similar to those in other results Daha fazlası Daha az

Beş büyük kişilik özelliği ve öz yeterliliğin sosyal medyada yer alan sahte haberlerin kabulü ve yayılması üzerindeki etkisi

Sinem SARGIN

Makale/Derleme | 2021 | Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi1 ( Özel Sayı 32 ) , pp.979 - 990

Sosyal medyada yer alan haberlerin güvenilirliği oldukça düşüktür. Sahte haberler tüketiciler ve markalar üzerinde oldukça olumsuz etkiler bırakmaktadır. Bu doğrultuda, bu çalışmanın amacı tüketicilerin kişilik özelliklerinin ve öz yeterliliklerinin sosyal medyada yer alan sahte haberlerin kabulü ve bu haberleri kullanma niyeti üzerindeki etkisini incelemektir. Kolayda örnekleme yöntemiyle belirlenen 408 tüketici üzerinde çevrimiçi anket uygulaması yapılmıştır. Veriler SPSS paket programı aracılığıyla analiz edilmiştir. Araştırmanın bulguları sonucunda, beş büyük kişilik özelliği boyutlarından dışa dönüklük ve duygusal denge (nevrot . . .iklik) boyutlarının sahte haberlerin kabulü üzerinde etkili olduğu; fakat deneyime açıklık, uyumluluk ve sorumluluk boyutlarının etkili olmadığı; öz yeterliliğin sahte haberlerin kabulü üzerinde anlamlı bir etkisinin bulunmadığı; sahte haberlerin kabulünün sahte haberleri kullanma niyeti üzerinde etkili olduğu tespit edilmiştir. The credibility of the news on social media is very low. Fake news has a very negative effect on consumers and brands. In this direction, the purpose of this study is to examine the effect of consumer personality traits and self-efficacy on the acceptance of fake news on social media and the intention to use these news. An online questionnaire was conducted on 408 consumers selected by convenience sampling method. The data were analyzed using the SPSS package program. According to findings, it was determined that extraversion and emotional balance (neuroticism), among the big five personality traits, were effective on the acceptance of fake news; however, the dimensions of openness to experience, agreeableness and conscientiousness were not. Self-efficacy does not have a significant effect on the acceptance of fake news; besides, the acceptance of fake news is effective on the intention to use fake news Daha fazlası Daha az

Sosyal medya reklamlarının üniversite öğrencilerinin satın alma niyeti üzerinde etkisi

Burcu ORALHAN | Sinem SARGIN

Makale/Derleme | 2022 | Turkish Studies - Economics Finance Politics17 ( 1 ) , pp.111 - 137

Son yıllarda sosyal medya olarak tanımlanan internet tabanlı uygulamalarla yeni bir akım ortaya çıkmıştır. Bu internet uygulamaları tüketiciler ve şirketler arasında giderek artan bir etkileşim sağlamaktadır. Bu etkileşimin en temel aracı sosyal medya reklamlarıdır. Bu doğrultuda bu çalışma, sosyal medya reklamlarının üniversite öğrencilerinin satın alma niyetleri üzerindeki etkisini incelemektedir. Veriler, çevrimiçi bir anket kullanılarak üniversite öğrencilerinden toplanmıştır. Araştırma kapsamında; etkileşim, algılanan alaka düzeyi, bilişimsellik, alışkanlık, hedonik motivasyon ve performans beklentisi gibi sosyal medya reklamla . . .rıyla ilgili değişkenler ile satın alma niyeti arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın evrenini Kayseri'de ikamet eden üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma evreninde tüm tüketicilere ulaşmada çeşitli zorluklar bulunmaktadır. Bu nedenle araştırmanın örneklemi belirlenirken kolayda örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Anket formu 366 kişiye uygulanmıştır. Ancak anketlerden 1 tanesi eksik veya yanlış olduğu için analizden çıkarılmıştır. Bu işlemler sonucunda toplam kullanılabilir anket sayısı 365'e ulaşmıştır. 2019 yılının Eylül ayında başlanan anket uygulaması, 2020 yılı Nisan dönemine kadar uygulanmıştır. Verilerin analizinde yapısal eşitlik modellemesi kullanılmıştır. Analizler AMOS programı ile yapılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, algılanan alaka düzeyi ve bilişimsellik performans beklentisi üzerinde etkilidir. Etkileşimin performans beklentisi üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı ancak hedonik motivasyon motivasyonu üzerinde etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak etkileşim, bilişimsellik ve hedonik motivasyon satın alma niyeti üzerinde anlamlı etkiye sahipken; alışkanlığın, algılanan alaka düzeyinin ve performans beklentisinin satın alma niyeti üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı görülmektedir. In recent years, a new trend has emerged with internet-based applications defined as social media. These internet applications provide an ever-increasing interaction between consumers and companies. The most basic tool of this interaction is social media ads. In this direction, this study examines the effect of social media advertisements on university students' purchase intentions. Data were collected from university students using an online questionnaire. In the scope of the research; the relationship between purchase intention and variables related to social media advertisements such as interactivity, perceived relevance, informativeness, habit, hedonic motivation, and efficiency was examined. University students living in Kayseri constitute the population of the research. There are various difficulties in reaching all consumers in the research universe. For this reason, convenience sampling method was used in determining the sample of the study. The questionnaire form was applied to 366 people. However, 1 of the questionnaires was excluded from the analysis because it was incomplete or incorrect. As a result of these processes, the total number of usable questionnaires reached 365. The survey application, which started in September 2019, was implemented until April 2020. Structural equation modeling was used in the analysis of the data. The analyzes were made with the AMOS program. According to the findings of the study, the perceived relevance and computationalism are effective on productivity. It is concluded that the interactivity does not have a significant effect on performance expectancy but has an effect on hedonic motivationmotivation. However, while interactivity, informativeness and hedonic motivation has significant effect on purchase intention; it appears that habit, perceived relevance and performance expectancy do not have a significant effect on purchase intention Daha fazlası Daha az

Analysis of the antecedents of ecologically conscious consumer behavior and its effect on green purchase intention

Sinem SARGIN

Makale/Derleme | 2022 | Pazarlama ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi15 ( 2 ) , pp.379 - 402

Environmental concerns have been on the agenda of both companies and consumers for a long time and have been the subject of scientific studies. The increase in environmental problems has caused consumers to behave ecologically consciously. Ecologically conscious consumer behavior is expressed as “individuals’ postponement of certain requests and needs for the protection of the environment or giving up these requests and needs, sacrificing some costs.” This study was carried out to examine the underlying reasons of environmentally conscious consumer behavior and whether ecologically conscious consumer behavior leads to green purchasi . . .ng intention or not. In this study, an online questionnaire was applied to 440 consumers living in Turkey by using convenience sampling method. The questionnaire was applied between 01.05.2021 and 20.05.2021. “The Ethics Committee Approval Certificate” with the number of 195 has been taken on 27.04.2021 from the Ethics Committee of Erciyes University. The data were analyzed through structural equation modeling. The findings of the study show that general environmental knowledge and eco-label knowledge have statistically significant effect on attitude towards environment; the attitude towards environment has a meaningful effect on ecologically conscious consumer behavior and ecologically conscious consumer behavior has an effect on green purchase intention Daha fazlası Daha az

Vatandaşlık Yorgunluğunun İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkisi: Örgütsel Bağlılığın Aracı Rolü (The Effect of Citizenship Fatigue on Turnover Intention: The Mediating Role of Organizational Commitment)

Ceren AYDEMİR

Makale/Derleme | 2023 | İşletme Araştırmaları Dergisi15 ( 3 ) , pp.1574 - 1585

Amaç –Çalışanların gönüllü olarak sergiledikleri rol ötesi davranışlarını ifade eden örgütsel vatandaşlık davranışı (ÖVD) her zaman olumlu sonuçlar doğurmayabilir. Vatandaşlık yorgunluğu buradan hareketle ortaya çıkmış ve ulusal literatürde herhangi bir araştırmaya konu olmamış bir kavramdır. Bu araştırmanın amacı vatandaşlık yorgunluğunun işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde örgütsel bağlılığın aracı rolünü incelemektir.Yöntem –Nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinin kullanıldığı bu araştırma farklı meslek gruplarından 210 çalışan ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada anket yöntemi kullanılmıştır. Hipotezler . . .Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) ile test edilmiştir. Ayrıca frekans analizi, güvenilirlik analizi, korelasyon analizi, açıklayıcı faktör analizi, doğrulayıcı faktör analizlerinden yararlanılmıştır.Bulgular –Araştırma sonuçlarına göre vatandaşlık yorgunluğu işten ayrılma niyetini pozitif yönde anlamlı bir şekilde, vatandaşlık yorgunluğu örgütsel bağlılığı negatif yönde anlamlı bir şekilde, örgütsel bağlılık işten ayrılma niyetini negatif yönde anlamlı bir şekilde etkilemektedir. Ayrıca vatandaşlık yorgunluğunun işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde örgütsel bağlılığın tam aracı role sahip olduğu tespit edilmiştir. Tartışma –Vatandaşlık yorgunluğu kavramı ulusal literatürde bir araştırma modeline dahil edilerek daha önce ele alınmadığı için ilgili bulgular benzer nitelikteki diğer bazı araştırmalarla kıyaslanmış ve uyumlu sonuçlar ortaya çıktığı görülmüştür. Dolayısıyla araştırmada vatandaşlık yorgunluğu kavramının ele alınmasının özellikle ulusal literatüre önemli ölçüde teorik ve pratik katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Daha fazlası Daha az

The Effect of Job Engagement on Person-Organization Fit: A Research in Banking Sector

Ceren AYDEMİR

Makale/Derleme | 2023 | Istanbul Gelisim University Journal of Social Sciences10 ( 1 ) , pp.262 - 275

Human resources-the most valuable resource of the economy- has the potential to make a big difference in the organization, environment and industry. These differences can be positive or negative. Job engagement is one of the factors that distinguish these differences from each other. The main purpose of this study is to determine the effect of job engagement on person-organization fit. In addition, it was examined the effects of the dimensions of job engagement on person-organization fit. The data of the research were collected from 330 bank employees in Kayseri. Quantitative research method was conducted and the data were obtained . . .by face-to-face technique. Job engagement was assessed through Utrecht Work Engagement Scale (UWES) by Schaufeli et al. (2002) and person-organization fit was assessed through the scale which have been developed by Netemeyer et al. (1997). The proposed hypotheses have been tested using the SPSS package program and reliability analysis, correlation analysis, and regression analysis conducted on data. As a result of the research, the job engagement has a significant effect on person-organization fit. Moreover, both vigor and dedication which are sub-dimensions of the job engagement have a significant effect on person-organization fit Daha fazlası Daha az

İş-Aile Çatışmasının Psikolojik Performans Üzerindeki Etkisi: İşe Yabancılaşma ve Pozitif Psikolojik Sermayenin Aracı Rolü

Ceren AYDEMİR

Makale/Derleme | 2018 | Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi22 ( Özel sayı 2 ) , pp.1993 - 2012

Bu çalışmanın temel amacı, iş-aile çatışmasının psikolojik performans üzerindeki etkisinde işe yabancılaşma ve pozitif psikolojik sermayenin aracı rolünü belirlemektedir. Bu amaç doğrultusunda, araştırmaya katılan 339 akademisyenden elde edilen verilerle analizler yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, iş-aile çatışmasının psikolojik performans üzerinde anlamlı bir etkisi vardır. Ayrıca, işe yabancılaşma ve pozitif psikolojik sermaye, iş-aile çatışmasının psikolojik performans üzerindeki etkisinde aracı role sahiptir.

Otizm Spektrum Bozukluğunda Endokrin Bozucuların Rolü

Gizem Aytekin Şahin

Makale/Derleme | 2019 | Turkiye Klinikleri J Health Sci.4 ( 3 ) , pp.348 - 357

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), günümüzde oldukça yaygın görülen nörogelişimsel bir hastalıktır. Genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin hastalık gelişiminde rolü olduğu düşünülmektedir. Yapılan çalışmalar, çevresel kirleticilere maruziyetin genetik duyarlılığı olan bireylerde nörogelişimsel bozukluk riskinin artmasında rol oynayabileceğini göstermiştir. Endokrin bozucu bileşikler, bu çevresel kirleticilerin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Endokrin bozucular kısaca, “Vücutta görev yapan hormonların metabolizmasını etkileyen kimyasal maddeler” olarak tanımlanmıştır. Özellikle cıva, kurşun, bisfenol A, fitalatlar gibi çevresel . . . toksik maddelere maruz kalmanın OSB riskinin artışı ile ilişkili olabileceği ileri sürülmektedir. Özellikle prenatal ve perinatal dönemdeki maruziyetin ciddi risk oluşturduğu öne sürülmüştür. Bu çalışmada, literatürde OSB gelişim riski ile ilişkilendirilmiş endokrin bozuculardan bisfenol A, fitalatlar, dioksinler, poliklorlu bifeniller ve ağır metallerin OSB gelişimindeki potansiyel rollerinin tartışılması amaçlanmıştır Daha fazlası Daha az

Sustainable consumption behaviour: A conceptual assessment

Sinem SARGIN

Makale/Derleme | 2023 | Business and Management Studies: An International Journa11 ( 1 ) , pp.400 - 412

İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan çevre sorunları her geçen gün biraz daha artan bir sorun haline gelmiştir. Mal ve hizmetlerin hem üretimi hem de tüketimi büyük ölçüde olumsuz çevresel etkilere neden olmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma kavramını benimseyen hükümetler, bu olumsuzlukları gidermek için sürdürülebilir tüketim davranışını teşvik edecek stratejiler geliştirmektedir. Bu stratejilerin etkili olabilmesi için sürdürülebilir tüketim davranışlarının nasıl oluştuğunu ve nelerden etkilendiğini bilmek gerekmektedir. Sürdürülebilir tüketim davranışı, nesillerin ihtiyaçlarını tehlikeye atmamak ve atıkların yaşam döngüsü üzerindeki . . . zararlarını en aza indirmek amacıyla tüketicilerin aldığı önlemler olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada, sürdürülebilir tüketim davranışı hem kavramsal bir çerçeveden ele alınmış hem de son dönemde konuya ilişkin yapılan çalışmalara yer verilmiştir. Çalışmanın pazarlama literatürüne katkı sağlaması ve pazarlama yöneticilerine yol göstermesi beklenmektedir Daha fazlası Daha az

Kayseri ili popülasyonundaki mandibular premolar dişlerin kök ve kanal morfolojilerinin konik ışınlı bilgisayarlı tomografi ile incelenmesi

RIDVAN AKYOL

Makale/Derleme | 2019 | 3. Uluslararası Oral Diagnoz ve Maksillofasiyal Radyoloji Derneği Kongresi , pp.346 - 350

Amaç: Bu çalışmanın amacı, Kayseri ili popülasyonundaki bireylerin mandibular premolar dişlerinin kök sayılarını, kanal sayılarını ve kök kanal konfigürasyonlarını konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) kullanarak değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda 123 hastadan alınmış KIBT görüntülerindeki 437 adet mandibular premolar diş (235 mandibular birinci premolar, 202 mandibular ikinci premolar) incelenerek cinsiyet, yaş, kök sayısı, kanal sayısı, C kanal varlığı ve kök kanal konfigürasyonları kaydedildi. Kanal konfigürasyonu Vertucci (1984) kriterlerine göre sınıflandırıldı ve değerlendirildi. İstatistiksel veriler, IB . . .M SPSS Statistics v.22 paket programı ile ki-kare testi kullanılarak hesaplandı. Bulgular: Çalışmada 61 erkek, 62 kadın olmak üzere 123 bireyin KIBT görüntüleri incelendi. İncelenen tüm mandibular premolar dişlerde tek köklü diş sayısı 428 (% 97.95), iki köklü diş sayısı 9 (% 2.05) idi. Mandibular birinci premolar dişlerde Tip I 195 (% 82.97), Tip III 21 (% 8.93), Tip V 17 (% 7.23) ve Tip II 2 (% 0.85) kök kanal konfigürasyonu gözlendi. Mandibular ikinci premolarlarda ise, Tip I 197 (% 97.52), Tip III 4 (% 1.98) ve Tip II 1 (% 0.49) kök kanal konfigürasyonu gözlendi. İncelenen dişlerin hiçbirinde C kanal izlenmedi. Elde edilen istatistiksel verilere göre cinsiyet açısından gruplar arasında anlamlı bir fark gözlenmedi. (p>0.05) Sonuç: Bu çalışmada mandibular birinci premolar dişlerde kök kanal varyasyonları, mandibular ikinci premolarlardan daha sık gözlenmiştir. Dişlerin kök kanal konfigürasyonlarındaki varyasyonların prevalansı hakkında bilgi sahibi olmak, hekimlerin endodontik tedavi esnasında hangi dişlerde ekstra kanallar olabileceği konusunda daha dikkatli davranmasını sağlayacaktır Daha fazlası Daha az

Kayseri ili popülasyonunda diş anomalileri ve konjenital diş eksiklikleri prevalansı

RIDVAN AKYOL

Makale/Derleme | 2019 | 3. Uluslararası Oral Diagnoz ve Maksillofasiyal Radyoloji Derneği Kongresi , pp.50 - 54

Amaç: Bu çalışmanın amacı, gelişimsel dokuz tip diş anomalisinin (hipodonti, maksiller lateral yetersizlik, mandibular ikinci premolar yetersizlik, peg şeklinde maksiller lateral kesici dişler, taurodontizm, dilaserasyon, pulpa taşı, gömülü köpek dişleri, süpernümerer dişler) Kayseri ilinde bir grup popülasyonda prevalansını saptamaktır. Gereç ve Yöntemler: Verilerimiz Erciyes Üniversitesi'nde Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı'nda 6 ile 14 yaş arası 2566 hastanın panoramik radyografilerinden retrospektif olarak elde edildi. Konjenital deformiteleri, sistemik hastalıkları, ortodontik tedavi görmekte olan ve çekilmiş dişi ol . . .an bireyler çalışma dışı bırakıldı. Hastalara ait panoramik radyografi görüntüleri 6 araştırmacı tarafından değerlendirildi. İstatistiksel analiz SPSS yazılımı ve ki-kare testi kullanılarak yapıldı. Çalışmamızda tüm dental anomalilerin prevalansı ve cinsiyetler arası dağılımı istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Bulgular: Çalışmamızda 1178 erkek 1388 kadın hastadan oluşan toplam 2566 hastanın panoramik görüntüsü incelendi. Hastaların yaş ortalaması 9.94 ± 2.38`dir. 81 hastada (% 3.16) konjenital alt premolar eksikliği, 145 hastada (% 5.65) hipodonti vardı, 92 hastada (% 3.58) gömülü kanin, 93 hastada (% 3.62) dilaserasyon tespit edildi. Sonuç: Yapılan çalışma ile Kayseri ili popülasyonunda hekimlerin karşılaşabilecekleri diş anomalileri ve diş eksikliklerinin prevalansı ve cinsiyete göre dağılımları ayrıntılı olarak bildirilmiştir. Kayseri ilinde yaşayan kadın bireylerde dental anomali görülme oranı daha çoktur Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
Tamam

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms