Filtreler
Filtreler
Bulunan: 59 Adet 0.002 sn
BM Sürdürülebilir Kalkınma [1]
Tam Metin [2]
Açık Erişim Tarihi [1]
Dizin Platformu [3]
Tükürük bezi taşı cerrahisi: İki olgu sunumu

Kübra ÖZTÜRK

Makale/Derleme | 2019 | SELCUK DENTAL JOURNAL

Sialolithiazis, “sialolit” olarak tanımlanan tükürük bezi taşlarının gelişimi ile oluşan bir rahatsızlıktır. Sialolitiazis %80 oranında submandibular tükürük bezinin içinde veya duktusunda görülmektedir. Tükürük bezi hastalıklarının tanısında farklı görüntüleme teknikleri kullanılabilir. Bu makalede iki farklı hastanın submandibular tükürük bezin duktusunda teşhis edilen sialolitlerin cerrahi eksizyonu rapor edilmektedir. Sialolithiazis is a disturbance caused by the development of salivary gland stones, known as "sialoliths". Sialolithiasis occurs in 80% of the submandibular salivary glands. Different imaging techniques can be us . . .ed to diagnose salivary gland diseases. In this report two cases of sialoliths which diagnosed in the submandibular salivary gland and excised surgically are presented Daha fazlası Daha az

Thermal conductivity of different composite resin materials in dıfferent polymerization times and modes

Özcan KARATAŞ

Makale/Derleme | 2019 | Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi

Thermal conductivity of different composite resin materials in dıfferent polymerization times and modes. Amaç: Bu çalışmada siloran-esaslı ve dimetakrilat-esaslı kompozitlerin farklı polimerizasyon sürelerinde ve modlarında termal iletkenlikleri değerlendirildi Gereç ve Yöntem: Sağlam insan üçüncü molar dişlerinden 40 dentin disk (8 mm çap, 1.5 mm kalınlık) hazırlandı. Filtek Silorane (3M ESPE Dental Ürünleri, Minnesota, ABD) ve Filtek Z550 (3M ESPE Dental Ürünleri, Minnesota, ABD) kompozit örnekleri, led ışık cihazı ile (Valo, Ultradent Products Inc., Utah, ABD) iki farklı modda ve farklı sürelerde (xtra power mod, 3200 mW/cm2; 3 . . ., 6, 9, 12 +2 sn / standard mod 1000 mW/cm2, 10, 20, 30, 40, +2 sn) polimerize edildi. Dentin örneklerindeki sıcaklık artışı, K tipi termokapıl (E-680, Elimko Co., Ankara, Türkiye) kullanılarak ölçüldü. Her zaman aralığı arasındaki ölçüm farkları (ΔT) kaydedildi. Veriler ANOVA ve bağımsız örneklem t-testi ile analiz edildi. (α = 0.05) Bulgular: Farklı polimerizasyon süreleri ve modları arasında ortalama sıcaklık artışları açısından anlamlı farklılıklar tespit edildi (p Daha fazlası Daha az

Demographıc factors, sexual ıdentıty and sexual functıonıng of turkısh heterosexual males

Şaban KARAYAĞIZ

Makale/Derleme | 2019 | Electronic Turkish Studies

he purpose of this study was to investigate males' perspectives on sexuality. Sexual identity, demographic factors and sexual functioning in males are important to examine how they perceive and understand when it comes to sexuality before and after the marriage. Few studies were conducted on male sexuality in Turkey. A total of 78 healthy heterosexual males volunteered in order to collect data for this research. Due to the potential insufficiency for the necessary number of participants, they were selected with the snowballing data collection technique. Their ages ranged between 23 and 57 years old with an average of 30. Most of the . . .m (61%) were either married or being in a relationship. They agreed to participate in this study and responded the items in two questionnaires, demographic data form, and sexual history questionnaire. Questionnaire items included biological sexual identity and sexual orientation questions. The items on both forms were semistructured, prepared by the researchers with implementing related previous studies. Findings showed that most of the participants had a sexual interest in others including the girlfriend, neighbor, schoolmates, and relatives during adolescence and adulthood times. Their sexual functioning was sexual intercourse during these periods. They mainly masturbate, prefer coitus at home at least twice a week, and highly satisfied with their sexual life. According to our results, like masturbation habits, Turkish males showed similar sexual behaviors and functioning compared to their international counterparts. Their sexual behaviors transform into adulthood, from erotic fantasies to physical sexual activities. Several males (70%) continued masturbation after marriage, which was an unexpected result. 23% of the male participants normally don’t expect extraordinary desires from their partners and almost none of the partners expect them, either. They hold thoughts of sexual fantasies more than partners Daha fazlası Daha az

AHP ve TOPSIS yöntemleriyle yardıma muhtaç kişilerin seçimi

Burcu ORALHAN | Erkan KÖSE

Makale/Derleme | 2019 | Akamdemik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi

Fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye'ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek maksadıyla her il ve ilçede Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma (SYD) vakıfları kurulmuştur. SYD Vakıflarına geçmiş yıllarda yapılan başvurular incelendiğinde vakıfların sahip oldukları kaynakların ihtiyacın tamamını karşılamada yetersiz kaldığı görülmektedir. Mevcut durumda başvuru sahipleri arasından yardım yapılaca . . .k kişilerin seçimi vakıf mütevelli heyetinin subjektif değerlendirmelerine bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Oysa bu karar pek çok objektif ve subjektif kriterin birlikte değerlendirilmesini gerektiren önemli bir Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) problemidir. Yardıma muhtaç kişilerin belirlenmesine yönelik olarak literatürde herhangi bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu kapsamda, bu çalışma ileAnalitik Hiyerarşi Yöntemi (AHP) ve TOPSIS (Technique for Order Preference by Similarity to Ideal Solution) yöntemlerinin bütünleşik olarak kullanıldığı yeni bir model önerilmiştir. With the aim of helping the needy citizens and immigrants, allocating the income in a equitable manner by considering social justice measures and promoting social solidarity, Social Assistance and Solidarity (SAS) foundations were established in every province and district. When the applications made to SAS Foundations in the past years are examined, it is observed that the foundations are insufficient to meet the needs with their resources. In the present case, the selection of the persons to be assisted among the applicants is carried out according to the subjective evaluations of the foundation trustee. However, this decision is an important Multi-Criteria Decision Making problem that requires the evaluation of many objective and subjective criteria together. No studies have been found in the literature for the identification of those in need of assistance. In this context, this study proposed a new model in which the Analytical Hierarchy Method (AHP) and TOPSIS (Technique for Order Preference by Similarity to Ideal Solution) methods are integrated Daha fazlası Daha az

Türkiye`de spor sponsorluğu ve Türkiye Futbol Süper Ligi üzerine bir araştırma

Hayrettin UZUNOĞLU

Makale/Derleme | 2019 | Erciyes Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Dergisi

Bu çalışmanın amacı, Türkiye Futbol Süper Ligi takımlarına forma sponsoru olan firmaların hisse senedi değerleri ile sponsor oldukları takımların haftalık liderlikleri ve şampiyonlukları arasındaki ilişkiyi inceleyerek, Türkiye’de spor sponsorluğunun etkinliğini ölçebilmektir. Bu amaç doğrultusunda 2008-2009 sezonunu ile 2013-2014 sezonu arasında Türkiye Futbol Süper Ligi takımlarına forma sponsorluk anlaşması yapan firmaların, ilgili takımların ligde lider olduğu haftalarda ve sezon sonunda şampiyon olduklarında, hisse senedi değerlerinde herhangi bir değişim olup olmadığı olay çalışması yöntemiyle araştırılmıştır. Sonuç olarak; Tü . . .rkiye Futbol Süper Ligi takımlarına forma sponsoru firmaların, sadece haftalık liderlik dikkate alındığı zaman, bu sponsorluk anlaşmalarından dolayı borsada herhangi bir ekstra getiri sağlayamadıkları ancak 2008-2009, 2009- 2010 ve 2010-2011 sezonlarında şampiyon olan takımların forma sponsorlarının, ilgili takımların şampiyonluklarını ilan etmelerinin ardından borsada işlem gördükleri endekslere göre daha fazla getiri sağladıkları belirlenmiştir. 2011-2012 ile 2013-2014 sezonları arasında ise; firmaların sponsor oldukları takımların şampiyon olması sonucunda, borsada işlem gördükleri endekslere oranla daha fazla kayıp yaşadıkları görülmüştür. This study aims to measure the effectiveness of sport sponsorship in Turkey by investigating the relationship between the stock values of the companies that sponsor football teams in the Turkish Super League and weekly leadership and championship of the sponsored teams. For this purpose, any change in the stock values of the companies who had sponsorship agreement with Super League teams between the 2008-2009 season and 2013-2014 season were investigated according to weekly leaderships and seasonal championships of the respective teams. As a result; It was found that the jersey sponsor firms of Super League teams failed to obtain a return on investment in the stock market with these sponsorship agreements when considering weekly leaderships, but the jersey sponsors of the champion teams in the 2008-2009, 2009-2010 and 2010-2011 seasons were found to have an increase in their stock prices compared to their quoted indexes following the declaration the championships of the respective teams. In the 2011-2012, 2012-2013 and 2013-2014 seasons, however, sponsorship firms were observed to experience more losses in the market compared to index after the championships of the sponsored teams Daha fazlası Daha az

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ortaöğretim okullarında lisanslı olarak spor yapan ve spor yapmayan öğrencilerin mental ve fiziksel sağlıklarının araştırılması

Ali KAYA

Makale/Derleme | 2018 | Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi

Bu çalışmada “Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Ortaöğretim Okullarında, Lisanslı Olarak Spor Yapan ve Spor Yapmayan Öğrencilerin Mental ve Fiziksel Sağlıklarının Araştırılması” konusu incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini: Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Adıyaman illerindeki Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ortaöğretim okullarından rastgele seçilen okullar arasından ve bu okullarda öğrenim gören öğrencilerden lisanslı olarak spor yapan ve spor yapmayan (sporcu lisansı olmayan) öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmada araştırmacı tarafından geliştirilmiş, geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış 23 soruluk spor etkinliklerine ka . . .tılıp katılmama ve spor etkinliklerine katılım düzeyleri, şekilleri, sebepleri ve koşulları ile ilgili anket formu; 41 soruluk mental ve fiziksel sağlığı belirlemeye yönelik ölçek (döküm) kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda öğrencilerden lisanslı olarak sportif faaliyetlere katılanların, spor yapmayanlara oranla mental ve fiziksel sağlıklarının anlamlı olarak farklılaştığı görülmüştür. In this survey, the target topic is “the analysis of mental and physical health of the students at state high schools who practice sports and have a sportsman license and those who do not.”The exemplification for the research are the students attending state schools which are randomly chosen in the cities of Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa and Adıyaman who deal with sports and have a license and those who don’t (those who don’t have sportsman license). In the research, researchers used an information form of 23 questions tested in terms of validity and dependability about the levels, types, causes and conditions of participation in the sport activities, and a measure (inventory) consisting of 41 questions aiming to determine mental and physical health. As a result of the research, it is found out that the student who take part in the sporting activities significantly differ in terms of mental and physical health when compared to those who do not practice sports Daha fazlası Daha az

Kültürel çeşitliliğin yönetim modelleri üzerine bir inceleme: İltica ve göç ulusal eylem planı

Damla KABAKUŞAK

Makale/Derleme | 2018 | Sosyoloji Araştırmaları Dergisi

Göç, sosyolojik bir hareketlilik olduğu kadar siyasi, idari ve hukuki anlamda da bir eylemlilik halidir. Göç eden bireylerin ve grupların topluma ve kentsel mekana uyumu sürecinde belirleyici olan aktörlerin en önemlisi devlettir. Göç, devletin stratejik önceliklerine bağlı olarak göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Bu makalenin ana konusu, Türkiye’de devletin göç siyasetindeki konumunu, İltica ve Göç Alanındaki Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Ulusal Eylem Planı çerçevesinde incelemektir. Makalenin amacı; Eylem Planı’nda ortaya konan göç yönetimi yaklaşımını, cumhuriyetçi ve çokkültürcü entegrasyon modelleri . . .ile ilişkilendirerek analiz etmektir. Söz konusu Ulusal Eylem Planı’nın yoğunlukla cumhuriyetçi entegrasyon modelini yansıtan uygulamalar içerdiği sonucuna varılmaktadır Daha fazlası Daha az

Medeniyetin inşasında ‘epistemik topluluklar’-üstünlük iddiası ve sömürü ilişkisi: Antik Yunan üzerinden bir değerlendirme

Fatih Ertugay

Makale/Derleme | 2016 | AÜSBED

Medeniyet kavramı sıklıkla medenileşme süreci üzerinden açıklanmakta ve medenileşme sürecinin somut olarak gözlemlenebilecek unsur ve mekanizmalarına göndermede bulunulmaktadır. Sanatsal zevk ve uğraşlar, mimari, okuma-yazma, yazılı eserler üretme ve bunların dil yoluyla aktarılması söz konusu unsur ve mekanizmalar arasında zikredilmektedir. Aynı oranda dikkate değer olan diğer bir unsur da, medeni davranış ve tavırlarla medeniyete rengini veren kültürün (medeniyetler arası farkların) üretilmesi, yayılması ve devam ettirilmesi olgusudur. Bu bağlamda bilim adamları, din adamları, düşünürler, mimarlar, müzisyenler, şairler ve diğer sa . . .natkârlardan oluşan ve epistemik topluluk olarak ifade edilebilecek bir topluluğun, toplumsal davranış normlarını oluşturmaları ve toplumun anlam dünyasında yer edecek kavramları üretmeleri, yaymaları ve aktarmaları; bir anlamda onları medenileşme sürecinin, dolayısıyla da medeniyet olgusunun birincil aktörleri haline getirmektedir. Şayet medeniyetin varlığı böylesi epistemik toplulukların varlığına bağlı ise, bu epistemik toplulukların varlığı neye ya da nelere bağlıdır? Bu sorunun birçok cevabından birisi, bahse konu epistemik toplulukların ihtiyaç duydukları zamanın ve üretim imkânlarının yaratılması zorunluluğudur. Bu çalışma söz konusu bu zamanın ve üretim imkânlarının yaratılmasında şiddet ve sömürünün yeri ile epistemik topluluklar arasındaki ilişkiyi ve ilişkinin medeniyet sürecine yansıma biçimini Antik Yunan üzerinden yapılacak bir değerlendirmeyle analiz etmeyi amaçlamaktadır. The concept of civilization is often described through the process of civilizing and the reference of civilization is made to the elements and mechanisms that can be observed into the process of civilizing. Artistic pleasures and pursuits, architecture, reading and writing, written works and their transferring through language are among the aforementioned elements and mechanisms. Evenly other remarkable elements is phenomenon that enlivens the culture by civilized behavior and attitudes, it’s production, spreading and maintenance. In this context, it can be stated that a community can be described as an epistemic community consisting of scientists, religious leaders, thinkers, architects, musicians, poets and other craftsmen. Epistemic communities that make up the social norms of behavior and, produce, spread and transfer the social concepts, in a sense, they make them the primary actors of civilizing process and therefore the phenomenon of civilization. If the existence of civilization is dependent on the presence of such epistemic communities, it depends on what the presence of epistemic communities are? One of the many response of this problem is the necessity of the creation of the needed time and production facilities. In this study, it will be discussed the relationship between claim of superiority and exploitation and epistemic communities, in the creation of this time and opportunities for the production, and the process of civilization, a form of reflection of the relationship. This study will be analyzed through a survey of the ancient Greeks Daha fazlası Daha az

Kendiliğindenlik-güdümlülük tartışmaları çerçevesinde 15 Temmuz’a bakmak

Fatih ERTUGAY

Makale/Derleme | 2017 | Liberal Düşünce Dergisi

Her sosyo-politik olay gibi 15 Temmuz darbe girişimi ve ona karşı gösterilen toplumsal direniş ve direnç de, toplumsal ve politik alanda bir takım sonuçlar meydana getirdi ve getirmeye de devam edecek gibi gözükmektedir. Bu sonuçlardan birisi de 15 Temmuz’un, rekabet halindeki politik iddialar ile bunların teori ve politik eylemden neşvünema bulan söylem repertuarları üzerinde oluşturduğu çarpıcı etkidir. 15 Temmuz gecesi ve sonrasındaki kitlesel mobilizasyon, bu hareketliliğe dönük iki farklı bakış açısını da beraberinde getirdi. Bunlardan ilki, söz konusu hareketliliğin büyük oranda bir kendiliğindenlik içerdiği, bireysel ölçekte . . .duygusal ve rasyonel gerekçelerin aynı anda tetiklediği bir kararın ürünü-sonucu olduğu; ikincisi ise, bu hareketliliğin büyük oranda sistematik çağrılar ve organizasyonel yapıların uyandırması ve kanalize etmesinin ürünü-sonucu olduğu yönündedir. İkinci bakış açısına göre bu nedenlerden ötürü, bahse konu mobilizasyon, güdümlü-yönlendirilmiş bir kolektif hareketlilik olarak değerlendirilebilir. Çalışma bu iki bakış açısını, içerdikleri sosyo-politik anlamları ve göndermeleri de hesaba katarak daha önce yapılmış olan bazı saha verileri eşliğinde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu analizden çıkarılabilecek muhtemel sonuçlar arasında, Türkiye’de aydın, entelektüel ve akademik çevrelerin bazı toplumsal olaylara neden ve hangi gerekçelerle, ne tür bakış açıları geliştirdiklerinin değerlendirmesi de yer alacaktır. As every socio-political event, the 15 July (2016) coup attemp and social opposition-resistance that has been shown against it have brought some result to the social and political scene and it seems to continue to bring about it. One of these conclusions is the striking effect of the July 15 competition on political claims and the their reportoire of discourse that has taken its toll on theoric and political action. Mass mobilization on July 15 and after July 15 brought with it two different perspectives on this movement. The first one is that mentioned movement contained largely spontaneous activity. This is also the product- result of decision that is triggered at same time by emotional and rational reasons on an individual scale. The second is that this movement is largely the product- result of systematic calls and organizational structures to awaken and canalise. For these reasons, from the second point of view, mobilization can be evaluated as a guided- directed collective mobility. This study aim to analyze these two perspectives, their socio- political means and their implications in the context of some previous fieldwork. Probable outcomes from this analysis include that intellectuals and academics in Turkey have what sort of perspective to some social events Daha fazlası Daha az

Devlet ve örgütlü yapılar: Kamusal alanda bir karşılaşmanın imkân ve sonuçları üzerine

Fatih ERTUGAY

Makale/Derleme | 2017 | Gazi Üniv. İİBFD

Bu çalışma kamusal alan tartışmaları çerçevesinde Türkiye’deki kamusal alan algısını ve bu alandaki aktörlerin bazılarının karşılıklı ilişkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Türkiye’de devlete terk edilen, devletin de büyük bir isteklilikle sahiplendiği ve diğer aktörleri büyük oranda dışladığı kamusal alan, hali hazır görünümü ile sorunludur. Çeşitli kuramsal tartışmalara konu olan bu sorunun teknik bir çözümünün olduğunu iddia edebilmek de bir hayli güçtür. Bu güçlük, söz konusu sorunun belirli bir tarihselliğe, sosyal, siyasal ve ekonomik bir birikime/yığılıma yaslanmasından kaynaklanmaktadır. Bu birikim içerisinde kamusal alanda . . . etkin biçimde görünür olacak aktörlerden birisi de örgütlü yapılardır. Türkiye’de örgütlü yapılar, kamusal alanın temel-özerk bir aktörü olarak hareket etmek yerine, tali-edilgen ve bağımlı bir parça gibi davranmaktadırlar. Dolayısıyla bu da, kamusal alanın, teorik olarak öngörülen dönüştürücü etkisini büyük oranda ortadan kaldırmaktadır. Çalışma tam da bu noktaya odaklanmaktadır. Başka bir anlatımla dönüştürücü bir etkiye sahip olması gereken kamusal alanın, örgütlü yapıların devletle kurdukları sorunlu ilişkiden ötürü dönüşen bir mahiyete bürünmesini sorunsallaştırmaktadır. Son tahlilde devlet ve örgütlü yapıların kamusal alanda karşılaşmalarının imkânı ve sonuçları üzerine düşünmek, aynı zamanda Türkiye’de kamusal alanın bir kamu alanı gibi görülmesinden çıkarılması üzerine düşünmek olacaktır. This study, within the framework the public sphere discussions, aims to analyze the perception of the public sphere in Turkey and to investigate the mutual relations of the actors in this area. Public sphere which has been abandoned to the state, has been possessed by the state and has been excluded other actors by the state is problematic with current view. Also a technical solution to this problem, which is the subject of various theoretical discussions is not possible. This difficulty is due to a certain historicity, social, political and economic accumulation/conglomeration of this problem. Within this accumulation, one of the actors will be visible in the public sphere are organized structures. Organized structures in Turkey are acting as a subsidiary-passive and dependent part, rather than acting as a basic-autonomous actor of the public sphere. Therefore, this largely removes the theoretically predicted transformative effect of the public sphere. The focus of this study is precisely on this point. In other words, the study questions the public sphere, which should have a transformative influence, has a transforming content due to the problematic relation of organized structures with the state. In the final analysis, considering on the possibility and results of confrontation of state and organized structures in public sphere, will mean to consider with the essential features of public sphere in Turkey Daha fazlası Daha az

Credibility based chance constrained programming for project scheduling with fuzzy activity durations

Oğuzhan Ahmet ARIK

Makale/Derleme | 2019 | An International Journal of Optimization and Control: Theories & Applications

This paper proposes a credibility based chance constrained programming approach for project scheduling problems with fuzzy activity durations where the objective is to minimize the fuzzy project completion time. This paper expresses the fuzzy events such as a project activity’s duration or project completion time with fuzzy chance constraints and the chance of a fuzzy event is illustrated with fuzzy credibility distribution. Due to uncertainty in durations of a project, fuzzy sets and fuzzy numbers can be used in order to illustrate the uncertainty and find a solution space for the problem. Therefore, fuzzy credibility based chance . . .constraint technique is investigated for project scheduling problems with fuzzy activity durations considering the uncertainty or chance of a fuzzy event within a closed interval. In this paper, a fuzzy mathematical model and its crisp equivalent by using credibility measure and chance-constrained programming are given for project scheduling problems with fuzzy activity durations Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.
Tamam

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms