Yazar "Ertugay, Fatih" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bir "Ara Kurum" Olarak Cemevleri(2018) Ertugay, FatihModernleşme sürecinde devletin disipline edici ve normatif denetleyici gücü artmış; devlet, değer yükleyici ve kimlik belirleyici bir nitelik kazanmıştır. Bunun yanı sıra, geleneksel toplumsal yapılar çökmüş ve yalnızlaşan birey, devletin karşı konulamaz gücüyle karşı karşıya kalmıştır. Muhafazakâr düşünce açısından \"ara kurumlar\"ın yıkımı anlamına gelen bu süreç, aynı zamanda kadir-i mutlak devletin, \"vatandaşına\" dönüşen bireylere/halkına karşı sınırsız gücünün kurumsallaşma sürecidir. Bu açıdan Batı modernleşmesinin belirli açılardan bir yansıması olarak Türkiye'de modern devletin oluşum dinamikleri ve bizatihi modernleşmenin kendisi, diğer ara kurumlara yaptığı gibi Alevi geleneğinin ara kurumlarını da tahrip etmiştir. Makalede modern muhafazakâr düşüncenin kadir-i mutlak devlet karşısındaki ara kurumlar vurgusundan hareketle, bir ara kurum olarak savlanan Cemevleri'nin sosyolojik ve siyasal analizi yapılacaktırÖğe Bir “Ara Kurum” Olarak Cemevleri(Khoja Akhmet Yassawi International Kazakh-Turkish University, 2018) Ertugay, FatihModernleşme sürecinde devletin disipline edici ve normatif denetleyici gücü artmış; devlet, değer yükleyici ve kimlik belirleyici bir nitelik kazanmıştır. Bunun yanı sıra, geleneksel toplumsal yapılar çökmüş ve yalnızlaşan birey, devletin karşı konulamaz gücüyle karşı karşıya kalmıştır. Muhafazakâr düşünce açısından “ara kurumlar”ın yıkımı anlamına gelen bu süreç, aynı zamanda kadir-i mutlak devletin, “vatandaşına” dönüşen bireylere/halkına karşı sınırsız gücünün kurumsallaşma sürecidir. Bu açıdan Batı modernleşmesinin belirli açılardan bir yansıması olarak Türkiye’de modern devletin oluşum dinamikleri ve bizatihi modernleşmenin kendisi, diğer ara kurumlara yaptığı gibi Alevi geleneğinin ara kurumlarını da tahrip etmiştir. Makalede modern muhafazakâr düşüncenin kadir-i mutlak devlet karşısındaki ara kurumlar vurgusundan hareketle, bir ara kurum olarak savlanan Cemevleri’nin sosyolojik ve siyasal analizi yapılacaktır.Öğe BİREYCİLİK-TOPLULUKÇULUK DEĞERLERİ İLE ALGILANAN SİYASAL ÖZ YETERLİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİYİ BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA: CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ÖRNEĞİ(2013) Eser, Hamza Bahadır; Ertugay, FatihBu çalışma bireylerin ortaya koydukları bireyci ve toplulukçu öğeler ile siyasal davranışları, daha özelde siyasal öz yeterlilik algıları arasındaki ilişkiyi kültürel ve davranışsal düzeyde ölçmeyi amaçlamaktadır. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesi\"nde eğitim alan öğrencilerin bireycilik - toplulukçuluk boyutları ile algıladıkları siyasal öz yeterlilik düzeyleri arasındaki ilişkinin yönü ve niteliğinin tespit edilebilmesi için anket yöntemi uygulanmıştır. Veri setinden elde edilen değişkenler, Spearman\"s Rank Order korelasyon analizi, Mann Whitney U Testi ve Kruskal-Wallis Testi yöntemleri ile değerlendirilmiştir. Yapılan analizlerde katılımcıların toplulukçu ve bireyci özellikleri ile algılanan siyasal öz yeterlilik derecesi arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu, bu ilişkilerden toplulukçu özelliklerin bireyci özelliklere göre siyasal öz yeterlilik üzerinde daha etkili olduğu görülmüştürÖğe Devlet ve Örgütlü Yapılar: Kamusal Alanda Bir Karşılaşmanın İmkân ve Sonuçları Üzerine(2017) Ertugay, FatihBu çalışma kamusal alan tartışmaları çerçevesinde Türkiye'deki kamusal alan algısını ve bu alandaki aktörlerin bazılarının karşılıklı ilişkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Türkiye'de devlete terk edilen, devletin de büyük bir isteklilikle sahiplendiği ve diğer aktörleri büyük oranda dışladığı kamusal alan, hali hazır görünümü ile sorunludur. Çeşitli kuramsal tartışmalara konu olan bu sorunun teknik bir çözümünün olduğunu iddia edebilmek de bir hayli güçtür. Bu güçlük, söz konusu sorunun belirli bir tarihselliğe, sosyal, siyasal ve ekonomik bir birikime/yığılıma yaslanmasından kaynaklanmaktadır. Bu birikim içerisinde kamusal alanda etkin biçimde görünür olacak aktörlerden birisi de örgütlü yapılardır. Türkiye'de örgütlü yapılar, kamusal alanın temel-özerk bir aktörü olarak hareket etmek yerine, tali-edilgen ve bağımlı bir parça gibi davranmaktadırlar. Dolayısıyla bu da, kamusal alanın, teorik olarak öngörülen dönüştürücü etkisini büyük oranda ortadan kaldırmaktadır. Çalışma tam da bu noktaya odaklanmaktadır. Başka bir anlatımla dönüştürücü bir etkiye sahip olması gereken kamusal alanın, örgütlü yapıların devletle kurdukları sorunlu ilişkiden ötürü dönüşen bir mahiyete bürünmesini sorunsallaştırmaktadır. Son tahlilde devlet ve örgütlü yapıların kamusal alanda karşılaşmalarının imkânı ve sonuçları üzerine düşünmek, aynı zamanda Türkiye'de kamusal alanın bir kamu alanı gibi görülmesinden çıkarılması üzerine düşünmek olacaktır.Öğe DEVLETIN TOTALITERLIĞINE ITIRAZ: MUHAFAZAKÂRLIK VE ARA KURUMLAR(2016) Ertugay, FatihAra kurumlar, muhafazakârların üzerinde en çok durduğu kavramlardan biridir. Muhafazakârlar açısından ara kurumların önemi yalnızca belirli bir tarihselliğe sahip olmaları ve geleneğe yaslanıyor olmalarından kaynaklanmaz. Onların temel önemi ve işlevi, modern devletin topluma yayılma, ona nüfuz etme, baskı uygulama potansiyeli ve pratiği karşısında birer bariyer olmalarından ileri gelir. Bu çalışma, muhafazakârlığın ara kurum kavramsallaştırmasından hareketle, modern devletin totaliter niteliği/öz'ü karşısında takındıkları tutumları, getirdikleri açıklamaları ve itiraz noktalarını ele almayı amaçlamaktadır.Öğe DEVLETIN TOTALITERLIĞINE İTIRAZ: MUHAFAZAKÂRLIK VE ARA KURUMLAR(Kadim Yayınları, 2016) Ertugay, FatihAra kurumlar, muhafazakârların üzerinde en çok durduğu kavramlardan biridir. Muhafazakârlar açısından ara kurumların önemi yalnızca belirli bir tarihselliğe sahip olmaları ve geleneğe yaslanıyor olmalarından kaynaklanmaz. Onların temel önemi ve işlevi, modern devletin topluma yayılma, ona nüfuz etme, baskı uygulama potansiyeli ve pratiği karşısında birer bariyer olmalarından ileri gelir. Bu çalışma, muhafazakârlığın ara kurum kavramsallaştırmasından hareketle, modern devletin totaliter niteliği/öz’ü karşısında takındıkları tutumları, getirdikleri açıklamaları ve itiraz noktalarını ele almayı amaçlamaktadır.Öğe Djemevis as an Intermediate Association(Ahmet Yesevi Univ, 2018) Ertugay, FatihIn the process of modernization, disciplinary and normative power of the state has increased to control. The state has determined the identity and has gained a decisive qualification. In addition to this, traditional social structures have collapsed, and lonely individual has faced with the irresistible force of the state. This process means the destruction of intermediate association for conservatives. Also, omnipotent state is the institutionalization process of the unlimited power on the individuals/people individuals who turn to citizens. In this respect, the Turkish modernization is a reflection of Western modernization in certain respects. Hence, dynamics of the formation of the modern state and modernization also destroyed intermediate association of Alevi tradition as did other intermediate association in Turkey. In the article, the emphasis on intermediate association of modern conservative thought will be examined and it will be analyzed from a sociological and political perspective Djemevis asserted as an intermediate association.Öğe Djemevis as an “intermediate association”(Ahmet Yesevi University, 2018) Ertugay, FatihIn the process of modernization, disciplinary and normative power of the state has increased to control. The state has determined the identity and has gained a decisive qualification. In addition to this, traditional social structures have collapsed, and lonely individual has faced with the irresistible force of the state. This process means the destruction of “intermediate association” for conservatives. Also, omnipotent state is the institutionalization process of the unlimited power on the individuals/people individuals who turn to citizens. In this respect, the Turkish modernization is a reflection of Western modernization in certain respects. Hence, dynamics of the formation of the modern state and modernization also destroyed intermediate association of Alevi tradition as did other intermediate association in Turkey. In the article, the emphasis on intermediate association of modern conservative thought will be examined and it will be analyzed from a sociological and political perspective Djemevis asserted as an intermediate association. © 2018, Ahmet Yesevi University. All rights reserved.Öğe Eski ve Yeni (!) Arasında Devlet, Eğitim ve Gençlik(2015) Ertugay, FatihYeni kuşakların (çocuklar ve gençler) ortak bir aidiyet hissi sağlamaları ve içine doğdukları toplumla bütünleşebilmelerinde eğitim, bir yöntem ve vası- ta olarak görülmüştür. Bir hayli uzun bir tarihi olan eğitim, modernleşmeyle birlikte biçim, içerik ve işlev farklılaşmasına uğramış; modern devletler elinde farklı anlamlar yüklenip, devleti önceleyen hedefler tahsis edilerek seferber edilmiştir. Modern ulus devlet biçiminde inşa edilmeye çalışılan Cumhuriyet Türkiyesinde de, eğitim böylesi bir tahsis ve seferber edilmeden azade kalamamıştır. Eğitim, yeni rejimin yeni yurttaşını yetiştirmek hedefiyle, bir hayli yüklü bir muhtevayla başat bir etkinlik alanı olarak görülmüştür. Eğitimin başat bir faaliyet alanı olarak görülmesiyle onun etkinliği ve ba- şarısı arasındaki ilişki ise oldukça tartışmalı bir konudur. Tüm cumhuriyet dönemi boyunca da tartışmalı olan bu konu ve durumun, belirli bir paradigma ve anlayış değişiminin yaşandığı yeni dönemde aldığı ve alacağı biçim ise, en az bir önceki tartışma kadar önemlidir. Çalışma eski-yeni dikatomisi bağlamında, söz konusu eğitim sürecinin çıktıları olarak Türkiyedeki genç- lerin durumlarındaki değişimi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu incelemede merkezi kavramlardan biri de iyi yurttaş-iyi insan eşitlemesi olacaktır.Öğe “Kendiliğindenlik-Güdümlülük” Tartışmaları Çerçevesinde 15 Temmuz’a Bakmak(Liberte Yayınları, 2017) Ertugay, Fatih; Çiçek, AliHer sosyo-politik olay gibi 15 Temmuz darbe girişimi ve ona karşı gösterilen toplumsal direniş ve direnç de, toplumsal ve politik alanda bir takım sonuçlar meydana getirdi ve getirmeye de devam edecek gibi gözükmektedir. Bu sonuçlardan birisi de 15 Temmuz’un, rekabet halindeki politik iddialar ile bunların teori ve politik eylemden neşvünema bulan söylem repertuarları üzerinde oluşturduğu çarpıcı etkidir. 15 Temmuz gecesi ve sonrasındaki kitlesel mobilizasyon, bu hareketliliğe dönük iki farklı bakış açısını da beraberinde getirdi. Bunlardan ilki, söz konusu hareketliliğin büyük oranda bir kendiliğindenlik içerdiği, bireysel ölçekte duygusal ve rasyonel gerekçelerin aynı anda tetiklediği bir kararın ürünü-sonucu olduğu; ikincisi ise, bu hareketliliğin büyük oranda sistematik çağrılar ve organizasyonel yapıların uyandırması ve kanalize etmesinin ürünü-sonucu olduğu yönündedir. İkinci bakış açısına göre bu nedenlerden ötürü, bahse konu mobilizasyon, güdümlü-yönlendirilmiş bir kolektif hareketlilik olarak değerlendirilebilir.Çalışma bu iki bakış açısını, içerdikleri sosyo-politik anlamları ve göndermeleri de hesaba katarak daha önce yapılmış olan bazı saha verileri eşliğinde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu analizden çıkarılabilecek muhtemel sonuçlar arasında, Türkiye’de aydın, entelektüel ve akademik çevrelerin bazı toplumsal olaylara neden ve hangi gerekçelerle, ne tür bakış açıları geliştirdiklerinin değerlendirmesi de yer alacaktırÖğe KUTADGU BİLİG'DE SİYASAL İKTİDARIN MEŞRULUĞU VE DEVLETİN TAZİMİ(2014) Ertugay, FatihÖzet Devletin varlık gerekçesi ya da otoritenin nasıl meşrulaştırılacağı, başka bir anlatımla iktidarın ilkesinin ne olduğu/niçinliği siyaset felsefesinin temel tartışma konularından birisidir. Türk siyasal kültürü içerisinde de, siyasal iktidarların yasa, emir ve eylemlerinin toplum nezdinde kabul görüp uygulanabilmesinin çeşitli gerekçeleri üretilmiş ve dönem dönem önemli eserler aracılığıyla topluma aktarılmaya çalışılmıştır. Bu eserlerden birisi de Kutadgu Biligdir. Kutadgu Biligde devlet iktidarı ya da devletin bizzat varlığı öncelikli olarak bir zorunluluklar zemini üzerine inşa edilmekte, daha sonra da buna bağlı olarak devlet, mutlak bir iyilik ve mutlak bir erek olarak görülüp yüceltilmektedir. Çalışma, Kutadgu Bilig pasajları üzerinden siyasal iktidarın nasıl ve hangi gerekçelerle meşrulaştırıldığını ve zorunluluk-tazim ilişkisinin nasıl kurulduğunu incelemeyi amaçlamaktadır.Öğe Medeniyetin İnşasında 'Epistemik Topluluklar'-Üstünlük İddiası ve Sömürü İlişkisi: Antik Yunan Üzerinden Bir Değerlendirme(2016) Ertugay, FatihMedeniyet kavramı sıklıkla medenileşme süreci üzerinden açıklanmakta ve medenileşme sürecinin somut olarak gözlemlenebilecek unsur ve mekanizmalarına göndermede bulunulmaktadır. Sanatsal zevk ve uğraşlar, mimari, okuma-yazma, yazılı eserler üretme ve bunların dil yoluyla aktarılması söz konusu unsur ve mekanizmalar arasında zikredilmektedir. Aynı oranda dikkate değer olan diğer bir unsur da, medeni davranış ve tavırlarla medeniyete rengini veren kültürün (medeniyetler arası farkların) üretilmesi, yayılması ve devam ettirilmesi olgusudur. Bu bağlamda bilim adamları, din adamları, düşünürler, mimarlar, müzisyenler, şairler ve diğer sanatkârlardan oluşan ve epistemik topluluk olarak ifade edilebilecek bir topluluğun, toplumsal davranış normlarını oluşturmaları ve toplumun anlam dünyasında yer edecek kavramları üretmeleri, yaymaları ve aktarmaları; bir anlamda onları medenileşme sürecinin, dolayısıyla da medeniyet olgusunun birincil aktörleri haline getirmektedir. Şayet medeniyetin varlığı böylesi epistemik toplulukların varlığına bağlı ise, bu epistemik toplulukların varlığı neye ya da nelere bağlıdır? Bu sorunun birçok cevabından birisi, bahse konu epistemik toplulukların ihtiyaç duydukları zamanın ve üretim imkânlarının yaratılması zorunluluğudur.Bu çalışma söz konusu bu zamanın ve üretim imkânlarının yaratılmasında şiddet ve sömürünün yeri ile epistemik topluluklar arasındaki ilişkiyi ve ilişkinin medeniyet sürecine yansıma biçimini Antik Yunan üzerinden yapılacak bir değerlendirmeyle analiz etmeyi amaçlamaktadır.Öğe Qualitative Research / Flexible Design Research in Social Sciences: Field Challenges, Problems and Opportunities(Melih SEVER, 2019) Ertugay, FatihThis paper primarily focuses on a number of prejudices regarding qualitative research and the challenges faced in qualitative research processes. In particular, it aims to examine certain aspects of a set of problems, accompanied by a series of discussions around the question “for what reasons is a qualitative research method preferred?”. In addition, despite increased interest in qualitative research in recent years in Turkey, problems arising from the general dominance of quantitative methods amongst researchers will be touched upon. The paper will then use these discussions and evaluations to attempt to make inferences about the current situation of qualitative research. It is relatively recently that qualitative research has been accepted as a remarkable and widespread research method. Nevertheless, it should be emphasized that if social sciences disciplines such as educational sciences and psychology, where qualitative methods are frequently used, are excluded, negative and discouraging attitudes towards qualitative methods continue to exist as a reality. Within academic circles focussed on quantitative research what distinguishes qualitative research from quantitative research and makes it worthwhile (although this expression includes a subjective judgment) is that it deals with the phenomena that are the subject of research, in their natural environment. Therefore, each phenomenon, situation and attitude can be interpreted in terms of the meanings attributed to them by individuals through qualitative research. It also makes it possible to capture the emotionsal aspect of these subjective meanings, albeit to a certain limitation.In qualitative research processes guided by the intention and purpose to present perceptions and events in a realistic and holistic way, there are some problems. These exist both in the choice of the method, in the application phase of the research, and in the sharing of the study via academic platforms. While some of these problems arise from the nature of qualitative research, some of them appear to be the product of external factors. In both cases, qualitative research processes are adversely affected. Especially in a developing academic environment like Turkey, said problems may become even more complicated, annoying and discouraging. A large reason why qualitative research can in some contexts be preferable to quantitative research, is the researcher's expectations about the research aims. In other words, the main determinant of a researcher's preference for a qualitative study over quantitative research should not be merely to avoid the handicaps of quantitative research, but as a result of an assessment of what kind of findings (can it be figurative-statistical, generalizable, etc., or is it away to make an in-depth assessment possible, to reveal meaning?) the research hopes to achieve.Although the advantages and disadvantages to both qualitative and quantitative research should always be taken into consideration, the preferred research method ought to be determined primarily by the researcher's interests, the results he wants to achieve and his priorities (for example, revealing patterns of behavior or identifying the meanings imposed on events and situations.). Therefore, the question “why qualitative or quantitative research”, ought to be answered by considering these contextual issues, as well as general advantages and disadvantages. Although the use of qualitative research methods in fields such as education, anthropology, and psychology have gained momentum in Turkish academia, with interest growing amongst researchers at various levels, especially postgraduate students, this preference is limited. Resources, examples of local research, theoretical background, presentations, articles evaluating the implementation process, undergraduate and graduate courses made available in response to this increasing demand are relatively few. In some fields, such as political science, qualitative research is almost non-existent, compared to other fields of social sciences. This lack of research and theoretical studies available to form a methodological path in the application process makes it difficult to start and conduct qualitative studies in the field. Beyond this specific problem for developing environments, it is possible to group the emerging challenges related to qualitative studies in the social sciences under two main headings: internal problems and external problems. The first constitutes the challenges and problems arising from the nature of qualitative research itself. The second comprises the challenges and problems in which the qualitative research processes, components and the researcher are not the underlying causes (for example, problems encountered during the publication of a final article). Qualitative research, once it has been thoroughly comprehended, is not a method for maintaining standardized uniformity across the research. Although this may make the design more difficult, it also represents a great opportunity for qualitative researchers to develop themselves continuously at any level.Qualitative research is mainly based on understanding, description, and interpretation. Qualitative research can also provide more promising results in terms of understanding socio-political issues and providing healthier solutions in terms of trying to understand phenomena within its habitat. For example, in political events (elections, street demonstrations, etc.), what percentage of people participate in these events, what percentage of the preferences they choose, and what percentage of these reasons are explained are superficially examined by some studies. However, qualitative research makes it possible to elaborate on the motives that guide people to these preferences/reactions, exploring the why not just the how many. People’s basic motivations and expectations contain subjectivities that qualitative research can reveal. Qualitative research also addresses questions such as how people are influenced by events and how those events affect them- situations involving understanding, interpretation and interpretation. It is therefore clear that such research is highly functional in order to enable a better understanding of the nature of socio-political issues, and the heterogeneity of human experience, behaviour and attitudes.Öğe REGIONAL AND HEGEMONIC IMAGE OF THE UNITED STATES: ANALYSIS OF TURKISH AND FOREIGN STUDENTS’ US PERCEPTION THROUGH TWO MOVIES(2020) Ertugay, Fatih; Ulusoy, ErginThe aim of this study is to understand and explain how the US instrumentalizesand perceives cinema for its own hegemonic policies. Our work is a qualitative one and is based around two Hollywood films. In this context, interviews and focusgroup interviews were conducted with Turkish and foreign, Muslim and Christian students and their opinions about two Hollywood productions were analyzed and the data obtained were analyzed within the framework of descriptive analysis and thematic analysis methods. The data obtained from the students participating in the study give an idea of how educated young people evaluate, perceive and use the relationship between cinema films and the global hegemony of the USA. In this sense, the results of our study is about the use of cinemanion in the presentation of the United States and how the situation is perceived and understood by young people from different regions, countries, religions and ethnicitiesÖğe Relationship between Political Parties-Voters in Turkey: Voter Behaviour in 24 June Elections(2020) Ertugay, Fatih; Mursül, DamlaThis study aims to analyze the data utilized from a field study done just before the 24 June electionswhich was referred as an extremely important milestone in Turkey’s policy and witnesses to manyinnovations. There are two aspects to be analyzed. The first aspect of the situation is that 24 Juneelections were the first elections of the new Presidential system of Turkey and that legal political partyalliance fact was faced for the first time and that the Turkish political parties entered the elections viaalliances. By the way the second aspect which has to be discussed is that how was the attitude andsupport of the voters to the alliances, and the impact of the social media campaigns, especially theenough-continue campaign, on the voters during the election campaign. Besides, this study examinesthe effects of domestic-foreign policy developments, leadership case, ideologies of political parties andsocial identity on 24 June elections. Semi-structured interview technique was used as working methodwith 30 participants who supported different alliances in three different cities Kayseri, Kırklareli andErzurum.