Yazar "Öztürk, Kübra" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A Novel Homozygous Frameshift Mutation in the PLCB4 Gene Associated with Auriculocondylar Syndrome 2 and Accompanied by Mild Intellectual Disability(2022) Kayhan, Gülsüm; Kazan, Hasan Hüseyin; Öztürk, Kübra; Sezer, Abdullah; Perçin, FerdaAuriculocondylar syndrome is a rare autosomal dominant or recessive disorder characterized by question-mark ears, a small mandibular condyle, and micrognathia. From a molecular perspective, auriculocondylar syndrome arises due to mutations in the PLCB4, GNAI3, and EDN1 genes that play roles in the endothelin signaling pathway. Here, we report a patient with findings of auriculocondylar syndrome and an additional mild intellectual disability. The patient’s whole exome sequencing analyses revealed a novel homozygous frameshif t mutation in the PLCB4 gene related to auriculocondylar syndrome Type 2. Our molecular studies indicated that this mutation caused a downreg ulation of PLCB4. This type of PLCB4 mutation has seldom been reported in auriculocondylar syndrome-2 patients and only 2 of them have hadneurode- velopmental anomalies, as in our patient. We think that this study supports the possibility of intellectual disability in indiv iduals with a ho- mozygous truncating variant in the PLCB4 gene and contributes to the literature.Öğe Baş boyun enfeksiyonlarında tedavi ilkeleri ve antibiyotiğin yeri(2020) Öztürk, Kübra[Abtsract Not Available]Öğe Bifosfanat kullanımına bağlı gelişen mronj vakaları ve klinik seyri: Vaka serisi(2020) Öztürk, Kübra; Ulutürk, Hacer; Delilbaşı, Ertan Ali; Yılmaz, Derviş[Abtsract Not Available]Öğe Çenelerdeki kistik lezyonların dekompresyonunda kullanılan stentler(Aydın Dental Journal, 2020) Öztürk, Kübra; Sivri, Damla; Çetiner, SedatÇenelerdeki kistik lezyonlar; basit drenaj, enükleasyon, küretaj, marsüpyalizasyon, marjinal veya segmental rezeksiyon gibi çeşitli yöntemlerin tek başına veya kombine olarak uygulanması ile tedavi edilebilmektedir. Bunlardan marsupyalizasyon; kistik lezyonla oral kavitenin bağlantısını sağlayan cerrahi bir açıklık sağlanarak kist kavitesi içeresindeki basıncın azaltılması yani dekompresyonu işlemidir. Dekompresyon sırasında kavite içerisindeki basıncın azaltılması ile kemik yapımının indüklendiği düşünülmektedir. Tedavi başarısı; kist kavitesiyle oral kavite arasındaki cerrahi açıklığın korunması ve bu açıklık aracılığıyla kavitenin irrige edilebilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Çok çeşitli şekil ve materyalden olabilen bu stentler açıklığın kapanmasını engellerken; çevre dokuları irrite etmeyen, çiğneme ve konuşma gibi fonksiyonel hareketlere izin verebilen ve hasta tarafınca temizlenebilen bir yapıda olmalıdır.Öğe Determination of the Effect of Periimplantitis-Induced Bone Defects on Implant Stability by Resonance Frequency Analysis Method: An Ex-Vivo Study(Cumhuriyet University Faculty of Dentistry, 2023) Kuzu, Turan Emre; Öztürk, KübraObjectives: Periimplantitis is an infectious disease that causes the resorption of the alveolar bone around the implant. This resorption compromises osseointegration by affecting bone-implant contact. This study aimed to determine the effects of experimentally created 3-walled periimplantal defect models at different depths on osseointegration. Materials and Methods: This study was designed as an ex-vivo study. Fresh bovine ribs were used in this study. A total of 14 dental implants of 3.5x10 mm size were placed on the fresh beef rib, and then periimplantal bone defects of different depths were experimentally created. There are a total of 4 groups in the study, they are respectively; healthy group, 1.5 mm deep defect, 2.5 mm deep defect, and 5 mm deep defect group. For all of these groups, osseointegration was evaluated with the Osstell penguin device using the resonance frequency analysis method from four regions of each implant, mesial-distal buccal palatinal, to determine the osseointegration level according to the amount of bone-implant contact. Results: While the highest ISQ values were observed in the healthy group, the difference between the other groups and the healthy group was not statistically significant, except for the 5 mm defect group. The results of the 5 mm defect group were significantly lower than those of the other three groups. Conclusions: It has been observed that there will be a significant decrease in osseointegration according to osstell scores in periimplantal defects with a defect depth of 5 mm. © This work is licensed under Creative Commons Attribution 4.0 International LicenseÖğe Diş Çekimi Sırasında Apikal Kök Kırıklarının Tanısının Farklı Radyografik Teknikler Kullanılarak Değerlendirilmesi: Ex-vivo Bir Çalışma(Deneysel, Biyoteknolojik, Klinik ve Stratejik Sağlık Araştırmaları Derneği, 2024) Öztürk, Kübra; Kuzu, Turan Emre; Akkoca, Fatma; Kis, HaticeAmaç: Bu çalışma, farklı branşlarda uzman diş hekimleri tarafından yapılan diş çekimlerinde meydana gelen apikal kök kırıklarının teşhisi için farklı görüntüleme tekniklerinin tanı yeteneğini incelemeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Diş Hekimliği Fakültesi'nde eğitim amacıyla kullanılan kuru insan alt çeneleri ve rutin tedavi için çekilen dişler kullanılmıştır. Kök uzunlukları periodontal sonda kullanılarak ölçüldükten sonra örnekler farklı uzunluklara ayarlanmıştır. Bu örnekler kuru bir insan alt çenesine yerleştirilmiş ve bir periapikal cihaz, panoramik cihaz ve konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) kullanılarak görüntüler alınmış ve kaydedilmiştir. Radyografiler ve kayıtlar bir oral ve maksillofasiyal radyolog tarafından alınmıştır. Değerlendirme süreci bir maksillofasiyal radyolog, periodontolog ve oral ve maksillofasiyal cerrah olmak üzere üç kisi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Periapikal radyograflarda 1 mm kök varlığı/yokluğu konusunda tüm gözlemciler arasında yüksek düzeyde anlamlı uyum olduğu gösterilmiş olup 2 mm ve 3 mm köklerin varlığında, tüm gözlemciler radyografide köklerin görülebildiğini belirtmiştir. Panoramik radyograflarda 1 mm kök varlığı/yokluğu konusunda, tüm gözlemciler arasında orta düzeyde, 2 mm ve 3 mm kök varlığı / yokluğu tanısında ise gözlemciler arasında zayıf bir uyum olduğu gözlenmiştir. KIBT’de ise kök varlığı ve yokluğu tanısında gözlemciler arasında uyum konusunda anlamlı bir farklılık oluşurmuştur. Sonuç: Literatürle uyumlu olarak, bu çalışma KIBT'de gözlemciler arasında daha yüksek uyum olduğunu göstermiştir. Ancak, işlem sırasındaki hastanın kaygısı, lokal anestezinin süresi ve hekimin yorgunluğu göz önüne alındığında, genellikle daha uzun bir görüntü işleme süresine sahip olan KIBT yerine genellikle iki boyutlu radyografiler tercih edilmektedir. Periapikal radyografiler kullanılarak yapılan tanıların, panoramik radyografiler kullanılarak yapılan tanılardan daha etkili olduğu görülmüştür.Öğe DISTRIBUTION OF ORAL PATHOLOGIES: A RETROSPECTIVE ANALYSIS IN KAYSERI REGION(2019) Soylu, Emrah; Öztürk, Kübra; Topan, Cihan; Etöz, Osman A.; Alkan, AlperPathology is an important discipline which can makethe definitive diagnose of the lesions and help surgeonsfor the treatment of the lesions. Biopsy materials takenfrom the oral maxillofacial area are examined by pathologists and the results helps the surgeon to identifythe characteristic of the lesion and possible treatmentmodalities of lesions. This study includes the biopsyresults taken from the patients referred to Erciyes University Faculty of Dentistry Department of Oral Maxillofacial Surgery between the years of 2005-2011. Fourhundred and seventy-nine biopsy results were includedin this study. As the result of this study 96.9% (n=464)biopsy were benign lesions, 3.1% (n=15) were malignlesions, 25.2% (n=121) were infection cyst, 13.3%(n=64) were developmental cyst, 3.5% (n=17) were non-odontogenic cyst, 5.4% (n=26) were benign odontogenic tumor, 8.7% (n=42) were benign non-odontogenictumor, 37.1% (n=178) were benign re-active lesions,3.3% (n=16) were benign fibro-osseous lesion. In ourcountry, patients who are complaining about lesions intheir oral cavity are referred either to the department ofplastic and reconstructive surgery or to the departmentof otolaryngology clinics instead of oral and maxillofacial departments. This can be the possible reason for thelow rate result of malign lesion in this study.Öğe Distribution Of Oral Pathologies: A Retrospective Analysis In Kayseri Region(JOURNAL OF HEALTH SCIENCE, 2019) Öztürk, Kübra; Soylu, Emrah; Topan, Cihan; Etöz, OsmanPathology is an important discipline which can make the definitive diagnose of the lesions and helps surgeon for the treatment of the lesions. Biopsy materials which were taken from the oral maxillofacial area examined by pathologist and the results helps the surgeon to identfy the characteristic of the lesion and possible treatment modalities of the lesions. This study includes the biopsy results which were taken from the patients who refered to ERU Dentistry Faculty department of Oral Maxillofacial Surgery between the years of 2005-2011. 479 biopsy results were included in this study. As the result of this study 96.9% (n=464) biopsy were benign lesions, 3.1% (n=15) were malign lesions, 25.2% (n=121) were infection cyst, 13.3% (n=64) were developmental cyst, 3.5% (n=17) were non-odontogenic cyst, 5.4% (n=26) were benign odontogenic tumor, 8.7% (n=42) were benign non-odontogenic tumor, 37.1% (n=178) were benign re-active lesions, 3.3% (n=16) were benign fibro-osseous lesion. In our country, patients who are complaining about the lesion in oral cavity, refered to department of plastic and reconstrucitve surgery and department of otolaryngology clinics instead of oral and maxillofacial department. This can be the possible reason for the low rate result of malign lesion in this study.Öğe Evaluation of the Locations of Posterior Superior Alveolar Artery and Lingual Foramen in Cone Beam Computed Tomography Before Dental Implant Treatment(2023) Kuzu, Turan Emre; Öztürk, KübraAim: This study aimed to evaluate the locations of the lingual foramen and posterior superior alveolar artery (PSAA) and their distances from the alveolar crest and maxillary sinus floor using cone-beam computed tomography (CBCT). Materials and Method: In this study, 136 patients underwent CBCT: 1-The PSAA’s proximity to the alveolar crest and sinus floor, 2-Its position on the lateral wall of the maxillary sinus, and 3-The distance from the lingual foramen to the alveolar crest bor- ders. Results: Gender caused a significant difference in the distance of PSAA from the alveolar crest (p<0.001). The PSAA was most often located on the inner wall of the maxillary sinus. The distance between the lingual foramen and the lower and upper margins of the crest varied significantly depending on gender (p<0.001). Conclusion: In this study, it was found that the lingual foramen, PSAA, and the distances of these formations to the alveolar crests could be determined at a high rate in CBCTs, and gender had an effect on these distances.Öğe Hiperlipidemik tavşanlarda sistemik atorvastatin kullanımının deneysel olarak oluşturulan kritik boyutlu defektlerde kemik rejenerasyonuna etkisinin değerlendirilmesi(2021) Öztürk, Kübra; Kuzu, Turan Emre; Kuzu , Turan Emre; Ayrıkçil , Semih; Gürgan , Cem A.; Yay , Arzu; Önder , Gözde Özge; Öztürk, Kübra[Abtsract Not Available]Öğe İlaç Kullanımına Bağlı Gelişen Çene Osteonekrozu: Tanımı, Önlenmesi, Tedavisi ve Güncel Yaklaşımlar(2020) Sivri, Damla; Atak, Sibel Çebi; Çetiner, Sedat; Öztürk, Kübra; Okur, Begümİlaç kullanımına bağlı gelişen çene osteonekrozu [medicationrelated osteonecrosis of the jaw (MRONJ)] hakkında ilk makale 2003yılında yayımlandı. MRONJ, kemik metastazı veya osteoporoz için antirezorptif veya antianjiyojenik ilaç alan hastalarda 8 haftadan uzun süredevam eden, maksillofasiyal alanda mevcut olan nekrotik kemikle karakterizedir. Osteonekroza, en sık çene kemikleri olmak üzere kalça vediz kemiklerinde de rastlanmaktadır. MRONJ’ye neden olan ilaçlar,metastaz yapan malignansilerde, osteoporoz ve Paget hastalığının tedavisinde tercih edilmektedir. MRONJ vakalarının patofizyolojisi,henüz tam olarak aydınlatılamamış olmakla birlikte bu durum, kemiğin“remodeling” mekanizmasının değişmesi veya kemik rezorpsiyonununbaskılanması, enfeksiyon, immün sistem yetmezliği, anjiyogenezin inhibisyonu, yumuşak doku toksisitesi, kronik mikrotravmalar ve D vitamini yetersizliğiyle açıklanabilmektedir. Önerilen cerrahi vekonservatif tedavi rejimlerinin uygulanması değişken başarı oranlarısağlamıştır. Semptomatik tedavilerin başarısız kaldığı vakalarda, cerrahi debridman, enfekte dişin çekimi, oluşmuş nekrotik kemiğin rezeksiyonu gibi cerrahi girişimler gerekli olabilir. Cerrahi girişimlerinbaşarı şansını artırmak için piezocerrahi, lazer cerrahisi, plateletten zengin plazma uygulanması, lökosit ve plateletten zengin fibrin (L-PRF)kullanımı, ozon terapisi gibi yöntemler de ek tedavi olarak uygulanabilmektedir. MRONJ tedavisinde belki de en önemli basamak, risk grubundaki hastaları bilinçlendirmek ve MRONJ oluşumunu önlemektir.Mevcut literatürün en iyi kanıt incelemesine dayanan bu derleme,MRONJ’nin önlenmesi, yönetilmesi ve tedavi edilmesine yardımcı olacak açık pratik kılavuzlar ve yeni tedavi yöntemleri sunmaktadır.MRONJ’ye multidisipliner bir yaklaşım benimsenmeli, hastanın yaşamkalitesi ön planda tutulmalıdır.Öğe İnferior alveolar sinir hasarında diode lazerin (976 nm) farklı tedavi protokollerinde sinir rejenerasyonuna etkisi(2021) Öztürk, Kübra; Kuzu, Turan Emre; Kuzu, Turan Emre; Gürgan , Cem A.; Yay, Arzu; Önder , Gözde Özge; Öztürk, Kübra[Abtsract Not Available]Öğe STENTS USED FOR DECOMPRESSION OF CYSTIC LESIONS IN THE JAWS(İstanbul Aydın Üniversitesi, 2020) Sivri, Damla; Öztürk, Kübra; Çetiner, SedatCystic lesions on the jaw scan be treated by applying various methods alone or in combination such as simple drainage, enucleation, curettage, marsupialization, marginal or segmental resection. Marsupialization is the procedure of reducing the pressure in the cyst cavity by providing a surgical opening that connects the cystic lesion and the oral cavity. It is thought that bone production is induced by reducing the pressure inside the cavity during decompression. Success of the treatment is directly related to the preservation of the surgical opening between the cyst cavity and the oral cavity and the ability to irritate the cavity through this opening. Stents, which can be of various shapes and materials, prevent the opening from closing; it should be in a structure that does not irritate the surrounding tissues, allow functional movements such as chewing and speech and can be cleaned by the patient.Öğe Tavşan tibiasına deneysel olarak yerleştirilen implantlara düşük doz lazer uygulamalarının implant osseointegrasyonuna etkisinin rezonans frekans analizi ve histomorfometrik yöntemlerle değerlendirilmesi(2021) Öztürk, Kübra; Kuzu, Turan Emre; Gürgan, Cem A.; Öztürk, Kübra|Yay, Arzu; Göktepe, Özge; Kuzu, Turan Emre[Abtsract Not Available]Öğe Öğe Tükürük bezi taşı cerrahisi: İki olgu sunumu(SELCUK DENTAL JOURNAL, 2019) Öztürk, Kübra; Delilbaşı, Ertan Ali; Mammadova, Ulviyya; Sivri, Damla; Göksu, Vahit CanSialolithiazis, “sialolit” olarak tanımlanan tükürük bezi taşlarının gelişimi ile oluşan bir rahatsızlıktır. Sialolitiazis %80 oranında submandibular tükürük bezinin içinde veya duktusunda görülmektedir. Tükürük bezi hastalıklarının tanısında farklı görüntüleme teknikleri kullanılabilir. Bu makalede iki farklı hastanın submandibular tükürük bezin duktusunda teşhis edilen sialolitlerin cerrahi eksizyonu rapor edilmektedir. Sialolithiazis is a disturbance caused by the development of salivary gland stones, known as "sialoliths". Sialolithiasis occurs in 80% of the submandibular salivary glands. Different imaging techniques can be used to diagnose salivary gland diseases. In this report two cases of sialoliths which diagnosed in the submandibular salivary gland and excised surgically are presented.Öğe Üniversite Öğrencilerinde Temporomandibular Eklem Bozukluğunun (TMB) Prevelansı ve TMB'nin Stres ve Oral Alışkanlıklar Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi(2023) Öztürk, KübraAmaç: Temporomandibular bozukluk bireyin günlük yaşam aktivitesini, bedensel ve ruhsal sağlığını, iş yaşantısını olumsuz yönde etkileyen bir rahatsızlıktır. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinde temporomandibular bozukluk prevalansı ve şiddetinin değerlendirilmesi ve bu verilerin algılanan stres düzeyi ve parafonksiyonel alışkanlıklar arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Çalışma Nuh Naci Yazgan Üniversite öğrencilerinde gerçekleştirilmiştir. 45 sorudan oluşan 3 bölümlük anket uygulanmıştır. Temporomandibular bozukluğu ölçmek için Fonseca Anamnestik İndeks (FAI), parafonksiyonel alışkanlıklar için Oral Alışkanlıklar Kontrol Listesi (OBC) ve stres düzeyini belirlemek için Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ) kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya 88 erkek, 132 kadın toplam 220 öğrenci katılmıştır. TMB şiddeti (p<0.001) ve OBC skoru (p=0.004) kadınlarda istatistiksel olarak yüksek bulunmuştur. ASÖ skoru ile TMB şiddeti arasında istatistiksel anlamlı bir fark bulunmuştur (p=0.005). OBC skoru ile TMB şiddeti arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.001). TMB şiddeti arttıkça OBC skorunun arttığı bulunmuştur. Sonuç: Stres ve parafonksiyonel alışkanlıklar temporomandibular bozukluğun şiddetini artırmaktadır. Farklı bölümlerde okuyan öğrencilerin karşılaştırmasını yapabilmek için farklı üniversitelerle birlikte değerlendirme yapılmalı ve daha kapsamlı saha çalışmaları planlanmalıdır.