Güngör, Şeyda2025-04-162025-04-162022https://hdl.handle.net/20.500.14440/1112Sanırım ilk aklınıza gelen yanıt Pallasmaa’nın da ısrarla, duyularımız arasında baskınlığını yinelediği “görme” hali olacaktır1 . Görerek deneyimleriz. Bizzat, “kendi gözlerimizle”. Hani deriz ya görmeden inanmam diye, görünce gerçekliğe ikna oluruz hemen. Görmenin önceliği gibi, cephenin hatta ön cephenin izlenim dağarcığımızda baskın bir yeri vardır. Çoğu zaman yukarıdaki sorunun cevabı burada olur. Öte yandan, görmenin de türleri var; dergiden, kitaptan, ekrandan bizi yakalayıveren. Görüntüyü çerçeveleyen objektif ve onu kullananın zihni, ne deneyimleyeceğimizi seçip sunar ve ikinci özne olarak yapıyı tanımış oluruz. GÖRMÜŞÜZDÜR çünkü.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessArchitectureBinanın sesi -CSO Ve Ankara gezisinden deneyimlerArticle5114461