Binanın sesi -CSO Ve Ankara gezisinden deneyimler

dc.authorid0000-0002-9354-9654
dc.contributor.authorGüngör, Şeyda
dc.date.accessioned2025-04-16T21:39:37Z
dc.date.available2025-04-16T21:39:37Z
dc.date.issued2022
dc.departmentFakülteler, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü
dc.description.abstractSanırım ilk aklınıza gelen yanıt Pallasmaa’nın da ısrarla, duyularımız arasında baskınlığını yinelediği “görme” hali olacaktır1 . Görerek deneyimleriz. Bizzat, “kendi gözlerimizle”. Hani deriz ya görmeden inanmam diye, görünce gerçekliğe ikna oluruz hemen. Görmenin önceliği gibi, cephenin hatta ön cephenin izlenim dağarcığımızda baskın bir yeri vardır. Çoğu zaman yukarıdaki sorunun cevabı burada olur. Öte yandan, görmenin de türleri var; dergiden, kitaptan, ekrandan bizi yakalayıveren. Görüntüyü çerçeveleyen objektif ve onu kullananın zihni, ne deneyimleyeceğimizi seçip sunar ve ikinci özne olarak yapıyı tanımış oluruz. GÖRMÜŞÜZDÜR çünkü.
dc.identifier.endpage51
dc.identifier.issue14
dc.identifier.startpage46
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.14440/1112
dc.identifier.volume1
dc.institutionauthorGüngör, Şeyda
dc.language.isotr
dc.relation.ispartofTol, Mimarlar Odası Kayseri Şubesi Mimarlık Kültürü Dergisi
dc.relation.publicationcategoryMakale - Ulusal Hakemli Dergi - Kurum Öğretim Elemanı
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.snmzKA_Kurum_20250417
dc.subjectArchitecture
dc.titleBinanın sesi -CSO Ve Ankara gezisinden deneyimler
dc.typeArticle

Dosyalar