Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Öztürk, Ahmet" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    Kadına karşı ve ev içi şiddetle mücadelede mihenk taşı: İstanbul Sözleşmesi
    (2020) Avcı, Gülnihan; Türkmen, Mustafa Cem; Öztürk, Ahmet
    Kadına karşı şiddet insan hakları ihlali olarak ve kadın-erkek eşitliğine dair erkekliğin kadın bedeni ve mental sağlığı üzerinde her türlü zarar verici eylem olarak tanımlanabilir. Kadına karşı şiddet yalnızca fiziksel olarak gerçekleşmemekte, psikolojik, cinsel, ekonomik açıdan da kadınlara yöneltilebilmektedir. Şiddeti eyleyenler ise tanınmayan kişiler olabilmekle birlikte genellikle hane içindeki kişilerdir. Şiddetin yoğunlukla hane içerisinde gerçekleşmesi şiddete karşı önlem almayı ve şiddeti engellemeyi kamusal-özel alan ayrımından dolayı zorlaştırmaktadır. Türkiye’de 1980’ler itibarıyla feminist hareketin güçlenmesi, kadınların sokağa çıkarak şiddete karşı Mor İğne Kampanya’sı gibi hareketler düzenlemeleri, kamusal alanın sınırlarını zorlamış, hane içindeki şiddeti kamusal bir sorun olarak gündeme taşımışlardır. Nitekim gerçekleştirilen uluslararası yasal düzenlemeler, Avrupa Birliği (AB) uyum sürecinin de gerekliliği olarak Türkiye tarafından da kabul edilmiştir. Uluslararası düzenlemelerin ilki Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) olup 1986’da Türkiye tarafından yürürlüğe konulmuştur. Ancak CEDAW’da kadına karşı ve ev içi şiddetin tanımına ve bu şiddet türleri ile mücadele adına mekanizmalardan bahsedilmemiştir. Bu eksikliklerin giderilmesi adına CEDAW’dan sonra da CEDAW 12, 19 ve 19 Nolu Tavsiye Kararını revize eden 35 Nolu Tavsiye Kararları’ nda kadına karşı şiddet tanımlanmış ve şiddetle mücadele adına devletlerin tedbirler alması ve raporlar sunması gerekliliği vurgulanmıştır. Ancak kadına karşı şiddet ve ev içi şiddetle mücadele adına en güncel ve kapsamlı hukuki düzenlemeler Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) ile gerçekleştirilmiştir. İstanbul Sözleşmesi Türkiye tarafından imzaya açıldığı 2011 tarihinde imzalanmış, imzalandıktan 3 yıl sonra 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. İstanbul Sözleşmesi kadına karşı ve ev içi şiddeti tanımlayan uluslararası ilk belge olmakla birlikte, şiddetin tanım kapsamını genişletmiş, devletlere şiddeti izleme ve önleme misyonları yüklemiştir. Bu bağlamda etkin bir biçimde uygulanabildiği takdirde şiddetle mücadelede önemli bir araç olduğu söylenebilir. Çalışma kapsamında da İstanbul Sözleşmesi’ nin şiddetle mücadele adına ne gibi yenilikler getirdiği ve Sözleşme’nin izleme organı olan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu (GREVIO)’ndan ve GREVIO Türkiye Raporu’ ndan bahsedilecektir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Knowledge, Attitude, and Practices About Wet-Nursing and Human Milk Banking in Kayseri, Turkey
    (Erciyes Univ Sch Medicine, 2018) Yılmaz, Müge; Aykut, Mualla; Şahin, Habibe; Ongan, Dilek; Balcı, Elçin; Gün, İskender; Öztürk, Ahmet
    Objective: The aim of the present study was to determine the knowledge, attitude, and practices of mothers about wet-nursing and human milk banking in Kayseri, Turkey. Materials and Methods: This descriptive study was conducted in the family healthcare centers of four community health care centers in Kayseri Province. The questionnaire form was fulfilled with face-to-face interviews of 614 participants. Results: Of the mothers, 88.9% had heard about wet-nursing, 10.9% had a wet-nurse of her own, 5.2% had a wet-nurse of her child, and 5.0% had been a wet-nurse of another child. Wet-nurses were chosen mostly from relatives. Of the mothers, 93.6% stated that they had not heard about milk banking, whereas 97.2% did not know its purpose and services. More than half of the mothers (61.6%) thought human milk banking as a right application, whereas 75.4% of the mothers who thought that it was not right were against it because they believed marriage between foster milk siblings was religiously forbidden. Most of the mothers (79.8%) stated that they could milk for another child, and 56.2% identified that they could donate breast milk to the human milk bank. Conclusion: More than half of the mothers thought that milk banking was a correct application. Mothers who were opposed to milk banking showed religious justifications as reasons. Placing the subjects milk banks and human milk donorship during education on breast milk in hospitals is important in terms of increasing the awareness of mothers.
  • [ X ]
    Öğe
    Low serum 25(OH)D levels are not associated with obesity in Turkish adults
    (38th Espen Congress Kopenhag, 2016) İnanç, Neriman; Soylu, Meltem; Başmısırlı, Eda; Kaner, Gülşah; Öztürk, Ahmet; Ünlühızarcı, Kürşad
    [Abtsract Not Available]

| Nuh Naci Yazgan Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Ertuğrul Gazi Mahallesi, Nuh Naci Yazgan Yerleşkesi, Kocasinan, Kayseri, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim